hüzne bir sararsın
güya güneş kaybolur
saklanır bulutun arkasına
sonra koşup gelir rüzgar
alacaklı sanırsın
,
yapışır ağaçların yakasına
daldakilerin içi kurur
sen kahveye doyarsın
dizeler tek tek yorulur
şairin işi düşer parkasına
sen aşkı bilen hazansın
,
ola ki yaprak eceline susar
üstüne inceden bir yağmur
o serçelerin susar mı susar
bakmazsın hiç birinin yasına
mısralar nedense eylüle vurur
,
bırak şiirler oyalansın
artık masa mı kurulur
kadeh mi kırılır şarkısına
boş ver satırlar yansın
yeşilin kırmızının lafı mı olur
sen aşkı sarıya boyarsın
,
içeride eski bir radyo var
türküsü çayımdan koyudur
akşamında dayanılmaz acısına
senin de ağrır mı sol tarafın
dışardan sesi zor duyulur
,
sanki çıplaktır yaşlı çınar
bir kaç küçük vefasının
kulak verilir cılız hışırtısına
unutma ki hep senden sorulur
hani son bir ikisi kıpırdar
bari sen beni anlamalısın
,
ne desin şimdi bu dört duvar
resmi bir senedir sessizce uyur
toz inmiş hele hırkasına
takviminden bağ bozumu okunur
odaya girmeyiver sonbahar
,
penceresi neden açılsın
saat eskisi olur olmaz çalar
belki bir gün o da kurulur
el mi değer çivili sarkasına
perdesi kederin üzerine kapansın
güz bil ki sana bu veryansın
dr.süreyya burak önder

( Güzle Aşina Kavgamız başlıklı yazı burak1907 tarafından 12/18/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.