ARI KUŞUNUN SEVİNCİ
Toprakta yetişen her bir yeşillikle mutlu
olmayı bildi arı kuşu. Bal arılarıyla arkadaş bilirdi herkes onu, oysa o doğada
herkesle dosttu. Mutluluğu sevince kattı ve sevince kalbinde onu çoğalttı.
Bulutlardı onu bakmaktan alıkoyamayan. Minik gagasıyla havayı okşadı ve tatlı
ayakları kanatlarını sarmaladı. Anne sıcaklığıyla seyretti günışığını. Kalbinde
en ufak bir kötülük yoktu ve olamazdı.
Arı kuşunun sevimliliğiyle canlandı
tabiat. Yaratan ne güzel şeyler yaratıyordu bir de bakmayı bilebilsek. Manzarayı
aşkla seyrederken birkaç fırça darbesiyle resme alası geldi. Şimdi tam sevme
zamanıydı, şiir yazdırırdı herkese bu ortam. Kâinatı arı kuşunun gözünden
yorumlamalı bir de. Sayfa oldu elleri ve defter oldu gökyüzü de. Semaya doğru
açtım ellerimi, bir şiir tüttü avuçlarımda. Arı kuşunda renklendi şiirim.
Doğa ve insan… Ne müthiş bir tablo ki
kelimelere almakta zorlanıyor insan, sözcükler betimleme yaparken kıyafetini
tamamlamakta zorlanan süreci anlatan bir zaman. Saniyelerin dakikalara el
sallaması, akrebin yelkovana sımsıkı sarılmasıyla poz verdi anılar. Arı kuşunun
mevsim böcekleriyle dansı, kelebeğin papatyayla komşuluğunu kaleme aldırdı
orman. Bir orman ki tablo misali, ilaç gibi yetişmiş ressamdaki ilham.
Aziz vatanımın toprakları karış karış
şehit kanı kokmakta. Yer gök, dere tepe, dağ bayır tarihi bir havada.
İmrenmekte insan ve şaşkınlık yaşamakta. Tabiat olmasaydı ne olurdu sizce?
Gören gözlerimiz, duyan kulağımız, dokunmayı arzulayan ellerimize sahip
olmasaydık yaşamanın anlamı var mı? Tertemiz düşlerle yoğrulup kendini
yetiştirir her can. Menekşe gibi hassas kalpler kaktüse yer vermek istemez bu
tatlı anda. Mevsim yaz ya da kış, sonbahar ya da ilkbahar fark etmez.
Düşüncelere dalıp gitti arı kuşu. Doğa,
çiçekler ve orman onun oyun ortamıydı. Şiiri, tabiatı ruhuna çekercesine yol
aldı. Sevimli hâlleriyle selâmladı çevresini ve üç günlük dünya da olsa her
saniyesi için dolu dolu yaşanmalı diye noktaladı bugünü.