ilkin bulutlar kararırdı gözlerinin ela’sında ne kadar zorlasan da kendini bir nehir gibi bulanırdı bakışın kirpiklerinin arasından usturanın kestiği bir kan tomurcuğu gibi patlardı bir damla usul adımlarla yürüyen incelikli, kibar bir yağmur gibi düşerdi gözyaşın tuz yanığı yanaklarına
ağlardın… seni ağlatan kimse kan kusturmak isterdim çaresizlikten ığıl ığıl kanardı göğsümün çeperi buz sarkıtı mızraklar batardı döşüme göz yaşını içmek gözlerinden öpmek bir sağanak halinde yağmak isterdim çölüne
acılı bir nehir gibi çağlarken gözyaşın alışmıştın gözyaşını yanağında kurutmaya mağrur bir kartal gibi silerdin gözyaşını alışmıştın kendi yaranı kendin sarmaya
iyiyim, derdin iyiyim… ama iyi olmazdın ormana küsmüş sincap gibi bakışından bilirdim
tuz yanığı yanakların çiçekler açsın diye bir orman değil bir amazon vermek isterdim sana uzatırdın ellerini avuçlarım çöl…
( Tuz Yanığı Yanakların başlıklı yazı gölge06 tarafından 26.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.