Bağa girdim, çok muhteşem budanmıştı sevda ağaçları,
Çıktım Vedud dağlarına seyrettim rahmet yüklü bulutları.
Geçip de oturdum sevda meclisinin üst köşesinde,
Can kuluğıyla pür dikkat dinledim çalınan ud ve sazları.
Bağa girdim yıkıyordu yar kenarı sevda işlemeli mendilimi,
Aşkın yanık türküleri söylene söylene motif motif işlenir sevda kilimi.
Sevdalar yaşana yaşana,
İşin kolayına kaçmadan öğrenilir zamanla aşk ilmi.
Bağa girdim oturdum asırlık ceviz ağacının sepserin gölgesinde,
Hayran olmamak hiç mümkün değil nazlı yarin kadife sesine.
Aşkın nakışları işlenir desen desen, ilmek ilmek,
Birbirlerini deliler misali sevenlerin kıpkırmızı fesine.
Bağa girdim içtim kana kana aşk pınarlarının buz gibi suyunu,
Koşa koşa gittim meftun olduğum o nazlı yare öğrenince güzel huyunu.
Benimle aynı yastığa baş koymazsa bile ölesiye sevdiğim yar,
En içten çiftetellileri oynar ve güle eğlene seyrederim yarin toyunu.
Bağa girdim çok dertli şakıyordu güle sevdalı bülbüller,
Harikuledenin de fevkinde kokuyordu Muhammedi güller.
Sevda bahçelerinde ele ele tutuşup gezdiğin yari alamazan,
Gelir ben gibi sevenlere tarifi imkansız züller.
Bağa girdim nazlı yari gördüm çok üzgün,
Bir anlık yar firakında dakikalar olur sanki gün.
Ona olan sevgi ve muhabbet duygularımı yazarken,
Sararır betim benzim,bitap düşerim, kendimi hissederim çok yorgun.
Bağa girdim ağlıyordu o nazlı yar gizli gizli,
Sevdiğimle olmak istemem asla ve asla sizli bizli.
İlmiyle amel eden alimlerin meclisinde oturdum,
Müşahade ettim ki, sırıl sıklam aşık olduğum yar benden daha bilgili.
Bağa girdim esiyordu ılgıt ılgıt meltemler,
Benim ben diyen babayiğidi mezara götürür sıkıntı ve elemler.
Öğrenci olursam günün birinde aşkın mektebinde,
Yare olan aşk ve sevdamı yazmaktan aciz kalır sahip olduğum kalemler.
21/ Ocak/ 2017