Asalet deyince, ilk başta asillik ya da soyluluk anlaşılır. Soyluluk ve asillik benzer anlamı

 olan iki sözcük olmasına rağmen bazı farklılıklar da barındırır.

 

Yıllar önce dinlediğim bir anlatıya geçmeden, asaletle ilgili olarak internette kısa bir

 gezintiye çıktım.  Yazılanlardan bir demeti aşağıya aktardım.

 

**Asalet: Son derece etkileyici bir kişilik özelliği. Ülkemizde pek az kişide bulunur.

 

**Asalet, ruhtan gelir. Asil ruh bozulmaz.Deforme olmaz.

 

**Asalet, bilgeliktir.

 

**Asalet, Doğuştan gelen, parayla pulla ve mevki ile satın alınmayan bir özelliktir.

 

**Asalet, erkek kısmında bir milyonda bir bulunur.

 

**Asalet, kimi kişilerin kendinde olduğunu sandığı ama zerresinin bulunmadığı bir melekedir.

 

**Asalet, karakter yüksekliğidir. Alicenaplıktır.

 

**Asalet, saygı uyandıran davranış şeklidir.

 

**Asalet konusunda Konfüçyüs iki bin beş yüz yıl önce asalet konusunda şöyle demiş.  

 

''Asil bir insan dokuz şeye en büyük dikkat ve itinayı göstermelidir: Gözlerine dikkat

 etmelidir; açıkça görmesi için. Kulaklarına dikkat etmelidir; vuzuhla işitmesi için. Yüzüne

 dikkat etmelidir; hürmet telkin etmesi için. Sözlerine dikkat etmelidir; doğru olması için.

 Kafasındaki tereddüt ve şüpheye dikkat etmelidir; başkalarına sormak ve öğrenmek için.

 Hiddetine dikkat etmelidir; doğacak güçlükleri önlemek için. Faydalı olanı ararken dikkat

 etmelidir; adaleti uygun olarak düşünmek için.”

İnternet araştırmasını kısa kesip, hikayeye döndüm.

Sonradan görmeler vardır ya hani. Kendilerini bir şey sanırlar. Bazıları vardır ki, sütten

 çıkmış ak kaşıktır. Herkese ders vermeye kalkar.  Sonradan görme kadın da öyleymiş.

Olmayan bir şey zorlan oldurulmaya kalkılırsa elbette eğreti durur. Zengin adamın gök

görmedik karısında da bazı şeyler eğreti dururmuş. Çevresindeki bazı kadınlarca bu gösteriş

 budalalığı dışarıdan eleştirilirmiş.

 

“Biraz asalet bulaşığı olsaydı böyle olmazdı,” sözü, kadının kulağına gidiyor. Asil duruş

 sergileyen bir kadının bunu söylediğini tahmin edip onunla eğitim ve asalet konusunda

 diyaloga giriyor. Asaletin de çok önemli bir değer olduğunu savunan kadının adı A. Eğitimi

 savunan kadının adı da E.

E, “Eğitimin, asaleti paçavraya çevireceğini sana göstereceğim.”

A:  “Eğitim var olan bir şeyin gelişmesini sağlar. Fıtratında olmayan bir şeyi eğitimle

 veremezsiniz.”

Olurdu olmazdı tartışması sonrasında E, A’yı evine kahve içmeye davet ediyor.

A, belirlenen günde E’nin evine gidiyor. Hoşbeşten sonra ev sahibi kadın el çırpıyor. Aralık

 kapıdan önlüklü boynu tasmalı güzel bir kedi giriyor. Referans yapıyor.

E: “Hizmetçi kadına söyle. İki orta kahve yapsın. Sen getir.” 

Kedi yine referans çekip gidiyor. Bir süre sonra tepsi içinde iki kahveyle geliyor. Önce

 misafir kadına sonra da sahibine sunuyor. Sonra gidiyor.

E: “Kedi sonuçta bir hayvan. Eğitimle ne hale geldiğini gördün. O nedenle asaletin adını anma.

A: “Sana hak verebilmem için, kedinin bir hafta sonra da aynı servisi yapmasını görmem

 lazım.

E, kendinden emin bir halde, “Tamam,” diyor.

        Bir hafta sonra A yine kahve içmeye geliyor. E kadın, kediye yine kahve siparişini

 veriyor. Kedi, kahveleri getiriyor, tam ikram edeceği sırada A kadın, çantasında getirdiği

 fareyi salıveriyor. Kedi, kahve dolu iki fincanın bulunduğu tepsiyi fırlattığı gibi farenin

 peşine koşuyor.

A: “Hayvanın fıtratında olan özelliği eğitimle değiştiremezsiniz. Asalet doğuştandır.

Bu hikayeyi niye mi anlattım. Bazı kişiler belirli yerlere gelince ne oldum delisi oluyor ya…

İşte böyleleri, çıkarları için ortamı uygun bulduklarında fıtratına dönüveriyorlar. Değer

 vermeye değmeyen insan olduklarını kendileri, kendilerini ifşa ediyor…

Örneğin, Rıdvan Dilmen gibiler.

 

Veysel Başer

( Asalet başlıklı yazı Veysel Başer tarafından 30.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.