EKİM SABAHI

Nehir kenarında oturur hayallerim
Kar altında silueti,
Yıkık dökük sureti...

/Mümkünse dokunmayın,/
/Kahrolur huviyetim!/

Hayli ilginç gelir,
Bir külçe saf gerçek.
Yalanlar dökülür, dudaklarımdan
Yitiğim, bu mağrur Ekim sabahından
Boynuma takılır bir tasma...

/Çabam başımı yere eğdirir/
/Ateşte yanar gibi parlar cümbüşüm/

Kavruk ağaçlar, 
Ne seçtiyse onu yaşar...
Sandalın küreklerine umutlarım asılır
Fikirlerde kaybolmaya kurulurum
Vakur bir isim bu sesleniş
Yansımalar ve sazlar arasında...

/Oltalara vurulur,/
/Usulca yere serilirim.../

Huzur bulutları, 
Sanki gökyüzünden üzerime iner
Huzurun ruhu varsa
O Ekim sabahına savurur beni

/Benim yerim çakıllı patikalar.../
/Kendi türünün özelliği içgüdülerim/

Yerleşir gözlerime hüzün
Vahşi bir yıldırım misali
Şaklaban bu şimşekler...
Her yönden kusurlu ve eksik varlığın
Şimdi kendine ait bir oda 
Bensiz Ekim sabahların...

/Mevsimler birbirine karışır,/
/Duvarlarda kalır gözyaşlarım.../


(13.02.2017/20.00)
(Dilek kuday/Mes'uri)
( Ekim Sabahı başlıklı yazı Mesuri tarafından 15.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.