HASBİHÂL 
                     (EMMİ)
- Bir gün, canım sıkıldı. Aşağı köyde oturan bir Feti bir de kadı emmim var.
Feti emmim vefat ettiği için kadı emmimim yanına gittim, onun bilgisi çok iyi olduğu için  bir kaç soru sorayım dedim.

-Selamün aleyküm emmi!
-Alekümselam yeğen.

- Emmi, vaktin varsa muhabbeti hasbihâl edelim.
Muhabbetten sonra nere gideceksen gidelim, 
kafama takılan çok şeyler var emmi.
*
- Nedir yeğenim bu telaşın gel de otur hele;
Bildiğimizi söyleriz al nasihâtını git güle güle.
*

Ben
           başladım 
                        sormaya:
*
- Emmi, sen yaşlı-başlı  ihtiyar bir adamsın
Ne gam var ne tasa bahtiyar bir adamsın.
Nice sofralar kurduk bunu kimseler bilmez 
Soframızdan yiyenler neden bizimle gelmez?
Pişirdiğin pilavı hiç yemedin karnın aç;
Sabah akşam yediğin yağsız-tuzsuz bulamaç.
Bunda keramet mi var; yoksa bereket mi var?

- Emmi bir, iki soru sorcam hepsi bu kadar.
Su var toprak var emmi; bu nemize yetmedi 
Müslümanın başından musallat hiç gitmedi.
Müslümanlar ölünce onlar keyfi çatanlar 
Başımızdan gitmiyor bu hain kalpatanlar.
Yahu utanmazlar da ne ar kalmış ne hâyâ 
Eğerlendi atımız  bu yol gidilmez yaya. 
Taktığımız tasması bağlı  boynunda mıdır?
Şafak saçan güneşi çalmış koynunda mıdır?
Şimdi anlat bakalım sen bana ermiş gibi
Üstünde hırkasıyla fakir bir devriş gibi!


Kadı
   emmim
         başlar 
                      söze;
*

- Aynı tarlada tohum aynı tohumda darız
Aynı mevsimde çiçek aynı bahçede narız.
Öz yurdunda karıldı  hamurun, mâyan senin
Tarihini öğrenmek, bilmek mi gayen senin.
Biz seni de biliriz sende bizi bilirsin 
Şimdi göç etsen bile yarın çıkar gelirsin. 
Derin uykuya dalar denizler sessiz sessiz 
Gökyüzü ağlar iken rüzgâr kalır nefessiz.
Ne kirpik ne pınarında, gözlerin arkında yük 
Dünyanın eteğinde yama yırtıktan büyük. 
Hayat duvarındaki kamışta bal aradık 
Yıktık çeleyenleri bir türlü bulamadık.
Dolunay da sevinç yok sessiz sedasız ecrâm;
Gecenin kerâmeti mazlumlara bir ikram. 
Yağmur, rüzgâr, fırtına her şey siperinde 
Bu vahdetin ervâhı mumlanmış seferinde.
Bu sefere bu yola çıkılacak yeniden 
Bizde de çok hain var arkalarından giden.
Yedi cihan dolaşmış ebabiller Nisar'da
Muhabbet eylerken şem bülbüller hisarda.
Oturmuş dinlemişler salya sümük ayyaşı 
Bülbülü dinleyenin küçükmüş henüz yaşı.
O mâh-ı çehresinde Mücella bir naz kaldı 
Dün bizimdi, gün bizim yarına çok az kaldı.


HARUN YILDIRIM...
( Hasbihal7 başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 2/26/2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.