GÜNEŞİN EVİ IĞDIR

İlk kez geliyordum Ülkemin Doğusuna…
İçimde endişeler, merakla karışık korku vardı.  Malum her gün medyada gördüğümüz ve basında sık sık beynimizin derinlerine işlenen bir algı vardı: TERÖR.
‘’Burada yaşayan insanların çoğu, teröristtir!’’ diye anlatmışlardı bizlere. 
Bu nedenledir ki; korkuyordum açıkçası.
Ankara aktarmalı uçuşumuzun sonunda, kaptan inişe geçeceğimizi anons edince, heyecanım bir kat daha arttı.
Uçağımız alçaldıkça, merakla aşağıya bakıyordum.  
Çevresi; üstleri karlarla kaplı dağlar, tam karşımızda tüm heybetiyle 5137 metre rakımıyla şehre tepeden bakan Ağrı Dağı, aşağıda yemyeşil bir ova, sol tarafta kıvrım kıvrım akan Aras nehri, nehrin öbür yanında Ermenistan’ nın başkenti Erivan ve üç üniteden oluşan ünlü Metzamor Nükleer Santralı ayaklarımızın altındaydı.
2012 yılında hizmete açılan Iğdır Havaalanı’ nın adı, 21 Nisan 2017 tarihinde 15 Temmuz darbe girişiminin ilk şehidi olan Bülent Aydın'ın anısına, Iğdır Şehit Bülent Aydın havaalanı olarak değiştirildi. Yalnızca iç hat uçuşları için planlanmış, 3500 metre kare alanda kurulu küçük ama güzel bir alan.
Servislerle şehre doğru ilerlerken, gayet düzgün yapılmış duble yolun sağında ve solunda yemyeşil; sonradan bunların elma, şeftali ve kayısı olduğunu öğrendiğim ağaçlar ve bahçeler vardı. 
Şehrin merkezine gelince, Iğdır’ ın,  batının kasabalarından biraz daha büyük olduğunu gördüm. Doğrusu İstanbul ve İzmir’ den sonra bana çok küçük gelmişti burası.
Heyecanım yavaş yavaş geçiyor, yerini meraka bırakıyordu. Alışkın olduğumuz kent meydanları, AVM ya da şıkır şıkır dükkânlar göremedim.
Sonraki günlerde ön bilgilerime katkı olur düşüncesiyle; şehri hem gezdim, hem yeni yeni bilgiler edindim.
Canım Türkiye’ min en doğusunda yer alan Iğdır, Kars iline bağlıyken 27 Mayıs 1992’de il oldu. Kuzey ve doğusunda Ermenistan, güneydoğusunda Nahçıvan ve İran olmak üzere üç ülkeyle sınır komşusu olan tek ilimiz. 
Bu ülkelerden yalnızca, Azerbaycan Özerk Bölgesi Nahcıvan’ a açılan Dilucu kapısı açık. Ermenistan kapısı Alican ve İran kapısı Boralan  ise kapalı.
İçerde; güney ve batısında Ağrı, kuzeybatısında Kars yer alıyor. Trafik numarası 76, şehirlerarası telefon kodu: 476. 
Nüfusu 2017 verilerine göre 200.000 civarında. 
Merkez ilçeyle birlikte: Aralık, Tuzluca ve Karakoyunlu olmak üzere dört ilçesi var.
Eğitim düzeyi oldukça yüksek olan Iğdır’ da;  çok değişik etnik kökenden, değişik din ve mezhepten insanlar bir arada sorunsuz yaşıyorlar.
Bir kesim halk özel günlerde kendi ritüellerini yaşatırken, diğer kesimler buna saygı gösteriyor, hatta katkı veriyor. 
Örneğin: Muharrem ayında hep birlikte yas tutarken, Nevruz Bsyramını yine birlikte kutluyorlar. 
Iğdır çok eski tarihe sahip. İlk bilinen sakinleri Hurriler.  Sonra sırasıyla: Urartular, Asurlular ve Babilliler, Persler, Romalılar, Bizanslılar bölgeye hakim olmuşlar.
Sonrasında, Sultan Alparslan Iğdır’ı fethederek Türk topraklarına katmış. Kısa bir süre Gürcülerin elinde kalan Iğdır, 13. asırda Moğol istilâsına uğramış.
Moğollardan sonra bölgeye Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevîler hâkim olmuş. Kanuni Sultan Süleyman devrinde düzenlenen İran Seferi sırasında fethedilerek, Osmanlı topraklarına katılan Iğdır, 1878’de Rusların eline geçmiş.
1918’e kadar 40 sene boyunca işgal altında kalmış bu kez de Ermeniler tarafından 1919’da işgal edilmiş ve inanılmaz katliam ve zulümlere maruz kalmış.
13 Kasım 1920’de kurtarılarak topraklarımıza katılmış.
İklim olarak farklılık gösteren Iğdır Ovasında, ortalama sıcaklık 11,6°C’dir. Kuytuluğu yüzünden Iğdır, ülkemizin en az yağış alan bölgelerinden biridir. Genellikle yazları uzun ve çok sıcak geçer.
Kışı bazen bir kazakla geçirebilir, bazen de eksi 30- 35 derecelere maruz kalabilirsiniz.
Iğdır, orman bakımından çok fakirdir. Gerek dağlık ve gerekse ovalık bölgelerde bitki örtüsü bozkır görünümünde.
İlin ekonomisi tarım ve hayvancılığa bağlı. Sanayi faaliyetleri henüz gelişmemiş, tesisler genel olarak tarımsal üretimden sağlanan hammadde kaynaklarına dayanıyor. 
Mevcut sanayi tesisleri, tarımsal hammadde kaynaklarının değerlendirilmesine ve bazı küçük el sanatlarına yönelik. Bunlar arasında tekstil fabrikası, un fabrikaları, çırçır atölyeleri, meyve püresi ve konsantresi, soğuk lastik kaplama, tuğla fabrikası, keçe atölyeleri ve un değirmenlerini sayabiliriz.
Dilucu sınır kapısının açılmasından sonra, Sınır ticareti hayatının çok geliştiği Iğdır’da, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti üzerinden büyük bir ticaret bağlantısı kurulmuş. 
Her türlü ticaret eşyası ihraç edilirken, bunun karşılığında genellikle hammadde ithal ediliyor.
Iğdır ovasında yetiştirilen bitkilerin başında endüstriyel bitkiler geliyor. Özellikle şeker pancarı, pamuk, ayçiçeği bunların başlıcaları.
Al alması, kayısı, şeftali ve daha birçok meyvesi ile ün yapan Iğdır Ovasında, doğal sebze tarımı ve diğer tarım ürünleri de önemli bir yer tutmaktadır.
Iğdır ilinde hayvancılık, tarımdan sonra gelen en önemli ekonomik faaliyettir.  Hayvancılığın bu kadar önemli yere sahip olmasında doğa ve çevre şartlarının etkisi çok büyüktür. Küçükbaş, büyükbaş hayvancılık, arıcılık ve kümes hayvancılığı yapılmaktadır. 
Iğdır' ın yer altı kaynakları olarak; Tuzluca İlçesindeki zengin krom yataklarını ve  rezervi yaklaşık 800 milyon ton civarında olan, % 98 NaCl ihtiva eden kaya tuzu yataklarını sayabiliriz.
Ayrıca tam sınırda bulunan Aralık İlçesi ve Suveren Köyü dolaylarında ponza madeni mevcuttur.
Turizme gelince: 
Bingöl dağlarından kaynağını alıp Iğdır ovasına  hayat verdikten sonra, sınırlarımızı aşıp Hazar Denizine dökülen Aras nehri,  Türkiye’nin  ve Avrupa’nın en büyük dağı olan, hem mitolojik kimliği hem de doğal güzelliği ile, ülke turizminde önemli bir merkez olmayı hedefleyen  ve 2004 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Milli Park olarak ilan edilen Ağrı Dağı görülmeye değer yerlerdir.
Iğdır: Yayla turizmi, Kuş gözlemciliği faaliyetleri, Bitki inceleme, çim kayağı, yamaç paraşütü, dağ bisikleti ve atlı sporlar gibi sportif faaliyetlerin gözde merkezi konumunda.
Tuzluca ilçesindeki tuz mağaraları ve sayısız tuz kayalarının oluşturduğu galerilerin görsel şölenine ev sahipliği yapıyor.
6000 yıllık tarihe sahip Iğdır’ da birçok tarihi eser mevcut.  
Merkez’de 27, Karakoyunlu’ da 4, Aralık’ ta 7 ve Tuzluca’da 27 adet olmak üzere toplam 65 adet tescilli kültür varlığı bulunuyor. Bunlar: kale, mezarlık, ev, kilise, kervansaray, anıt ve eski yerleşim alanlarından oluşuyor.
Iğdır, Korhan Yaylası, Karakoyunlu eski yerleşim yeri, Asma köy eski yerleşim yeri ve Kültepe Höyüğü olmak üzere 4 adet sit alanına ev sahipliği yapıyor.
Ne yenir?
Diğer illerin aksine Iğdır'da sadece bu bölgeye özgü yemekler bulunmaktadır. 
Maşrapada pişirilip, çinko maşrapada sunumu yapılarak dikkat çeken, kuzu eti, nohut ve bahar karışımıyla hazırlanan BOZBAŞ yemeden’’ Iğdır’ a gittim!’’ diyemezsiniz.
Margarin ve un iyice kavrularak su ilave edilen, tam olarak piştikten sonra üzerine tereyağı gezdirilen, yapımı çok basit ama yörede  çok sevilen HÖRRE, pilav üstü etli bir yemek olan, ancak zerdeçal kullanıldığı için farklı bir aromaya sahip LEPELİ EKŞİLİ PİLAV,  soğan ve patatesin önceden rendelenerek, üzerine maydanoz ve baharatları atılarak yoğurulan ve sıvıyağda kızartılarak servis edilen KATLET , tabii ki PATLICAN REÇELİ damağınızda yıllarca unutamayacağınız bir tat bırakacaktır.
Ulaşım:
Türkiye’ nin her yerinden lüks otobüslerle buraya karadan ulaşabileceğiniz gibi, Ankara ve İstanbul aktarmalı THY ile de havadan ulaşmanız mümkün.
Sahip olduğu kültürel mirası, tarihi, gelenek, görenek ve kendine özgü doğasını koruyarak günümüze gelebilmiş nadide illerimizden biri olan Iğdır, aynı zamanda bulunduğu coğrafya ve stratejik konumu itibariyle de ülke tarihinin sembol ili olma özelliğini koruyor.
Ben İğdır a Küçük Türkiye diyorum.
Tam beş yıldır mutlu, huzurlu yaşadığım  ve artık "Ben de bir Iğdırlıyım " dedğim bu şehirde, her sabah güneşi gökyüzünde ilk kez biz yakalıyoruz ve Canım Türkiye’ min dört bir yanına gönderiyoruz; Ülkem aydınlansın diye.
Geçtiğimiz yılki  TÜİK verilerine göre en güvenli iller sıralamasında en üst sıralarda yerini alan Iğdır, hızla değişen modern yüzü, sımsıcak insanları ve tüm güzellikleriyle; yıllarca aklınızda ve kalbinizde hep yaşayacak  bir şehir.
Sizi de bekleriz.

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
( Güneşin Evi Iğdır başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 7.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.