Evrendeki temel enerji, çok büyük frekanslarla olan sakalar
bir büyüklüktür. Frekans her bir titreşimle her bir farklı enerji düzeyine
karşılık gelir. Demir temel enerjinin belli bir düzeyine karşılık gelen
sentezdir. Demir vs. böyle olmakla temel enerjinin parçalı durumunu yansıtan
masif durumlu bir enerji düzeleninle olan bir durumdur. Temel enerji frekans,
hareket, ısı, zaman, mekân, elektrik vs. olukla birçok niceli durumlar olurla
belirmedir. Biz hareketi elektrik, renk, ısı vs. olukla yansıtıp bağıntı
kılamaz isek bunları anlamanız olanaksız olur.
Kısacası bu çok geniş ve skalar frekansın 4000-7000 angstromlük
dilimine karşılık gelen salınım içinde olmanın enerji düzeyindeki görüme
tarzına özümleme olmakla; bir hayatla, bir işlevle, bir var oluşla bir enerji
düzenlenin şekli ortaya konur. Bir inşanın sadece 4000 angstromlük enerji düzenli
işlevi etrafında oluşacak varyasyonları saklı tutarsak; genel anlamda çeşitlenen
ve entegre olan bir hayat var bulunamazdı. Var olmak için 7000 angströmün
altındaki ve üstündeki enerji düzeylerini kullanımla da, çeşitlilikler var oluyordu.
İşte göz hücreleri bu skalar büyüklükteki enerji düzenli
özümlemeyle kararlı olan inşalar oluşmasının sentezi iken, klorofil işlevi de
zorunlu olurla, başka bir skalar büyüklük içindeki alan etkili enerji düzen ve düzlemini
kullanmakla var oluştur. Ya da hayatiyet bulan enerji; farklı frekansa farklı
enerji düzenli özümleme sürecidirler.
Dalga boyu (frekansı değil) 380 nanometre ve 750 nano metre
aralığı olan ışık fotonları (görme aralık sınırımız) klorofil yapının da var
oluşla o bu enerji düzeyini kullanımla işlev kılar. Bu düzlemin enerji düzeyi
içinde gözünüz için ve sizin için klorofil tarzı özümleme süreçleri var
değildir. Sizin için görme vardır. Yani klorofil düzenli süreçle varoluşun
sonuçları sizin kullanımınız için de yok demek değildir.
Yansıma ve bağıntı durumla olan enerjinin skalar bir
büyüklük oluşu değişme dönüşme ve çeşitlilik oluşla enerji akışının (şarj
deşarj tuzakla) var olmasıdır. Bir durum, bir olay, bir olgu bir beliriş ya da
akış şekli enerjinin skalar dağılımı içinde aynı şeyin parçalı bağıntısı olma
biçiminde belirebilmesidir. Enerji ışıktır, ısıdır, sıcaklık-soğukluk vs.dir.
Enerji ve enerjinin skalar gerilimler içindeki niceli
durumları, o enerji düzeyli enerji düzenine nitelik sıçraması yapma davranışı
olur. Siz de klorofil düzenli paket besinlerin o özümleme düzeyli paket
enerjilerini kendi enerji düzenli özümleme süreçlerinize katarak bu yansıma
bağıntısı içinde veya bir başka yaşam alanlı boşluk devinmesi içinde, hayatiyet
bulursunuz.
Klorofil tarzı enerji özümleme ve enerji dönüşme süreci
inorganik özümleme ve inorganik enerji dönüşüm süreçleri olmamakla; organik
enerji özümleme ve organik enerji dönüşüm süreci olmakla organikler
inorganiklerin ortaya koydukları boşluk devinmeli bağıntı süreçleri organik
devinmelere dönüşmüşlerdir. Yani organik oluş size göre tasım değildi.
Enerjideki akışın, hep o türden; hep bir türden olan
belirmelerine karşı tıkaçla olması nedeniyle siz o tıkacın ortaya koyduğu diğer
negatif belirmeli boşluk alanların içindeki organik devinme oluşa göreydiniz.
Organik oluşta inorganik oluşa göreydi. Eş deyişle inorganik oluşla
olamıyorsanız organik yolla belirecektiniz. Organik oluş içinde de alan sıkışması
nedenle klorofil oluşla beliremiyorsanız klorofili tüketen (başka tür kimyasal
enerjiye çeviren) olay ufku içinde süreçler olukla hayatiyettiniz.
Bugünkü koşullarda yumurta akı proteinler ve nükleik asitler
sentezi (kalıtımın malzemesi) ışığın ya da frekansın 2600 angström ve 2800 angström
aralığındaki tayfları yoksa bu sentezler olasıdırlar. Aksi halde bu tayfların
olduğu ortamda nükleik asit sentezleri parçalanır. Böylece hayat olmazdı demek
çok yanlıştır. Bilgisizliktir. Kasıtlıdır. Hayat ve yapılaşma olurdu da hayatın
kalıtım materyallerini taşıyan nükleik asitler olmazdı.
Yani kalıtım materyalini tek taşıyan, biricik tek yol olan;
nükleik asitler değildi. Hayatın nedeni nükleik asitler değildir. Kalıtım
bilinci olan korunum yasalı inşanın kodlanmasıdır. Kodlama nükleik asitler
düzeyinde kodlanmalarla taşındığı gibi başka enerji düzeyindeki frekanslarla da
taşınırdı. Enerji akışı taşınma ve taşıyıcı üzerine modülasyonlarla transferi
her durum ve her düzeyle olası kılar. Bu nedenle taşıyıcılık ve modülasyon
sadece nükleik asitlerle değildir.
Şunu da unutmayın eğer 2600 an. Ve 2800 an. Işık tayfının,
ozon tabakası tarafından filtre edilmesi bize nükleik asit oluşması bağlamında
bir kazanç gibi görünürken; bununla beraber durum gerçekten diğer yanıyla hiç
te öyle değildir. Bu anlayış hayatı nükleik asite mahkûm etmekten başka şey
değildir.
Neden mi hayat illa nükleik asit sentezleriyle başlamak
zorunda değildir. Örneğin nükleik asit bilgiyi, eş deyişle genetik kodlanmayı;
inşa kuralını kendi üzerine kopyalayanı; bir saklayanı olma, bağlamıyla plağa benzetelim.
Siz plak olmasaydı bilgiyi saklayamayız depolayıp geleceğe aktaramayız
diyorsunuz.
Bu çok çok yanlış. Plak olarak saklayamadığımızı; manyetik
bant ile kopyalar, depolar, aktarım yaparız. Yine bant ta olmasa; kopyalama,
depolama, aktarma inşa bilgisini; CD, DVD ile de kopyalar saklar ve aktarırdık.
Oysa ozon flitrasyonu UV ışınlarının 2600 ve 2800 angström olan kısmı durdurmakla
aksi yönde bu tayfın katılımcı olacağı bu kısmın karşılık olacağı; inşaları sentezleyeceği
süreçler diğer bir süreç te yok oluyordu. Biz süreci nükleik asit ve nükleik
bazlara göre düşünmekle ön yargılı oluyoruz.
Yani ozon filitrasyonu, nükleik asit dediğimiz genetik
aktarımın sentezini olası kılarken, kim bilir 2600 ve 2800 aralığındaki ışık
frekansının filtre olması nedenle; eğer filtre olmasaydı kim bilir aynı plak işini
görecek olan diğer bant şeklinde; cd ve DVD şekline taşıyıcıların da, inşası
durdurulmamış olacaktı.
Bu flitrasyon nedenle diğer alternatif malzemelerin ortaya
çıkamamalarıyla ortamdaki olası birçok genetik malzeme taşıyıcıları da ortadan
kaldırmıştı. Yani bu tayf belki de cd ve DVD sentezleyiciydi. Ortam bu durdurma
süreciyle CD seklinde ve DVD şeklinde depolama, kopyalama olanağını ortaya
koyacak başka sentezleşme süreçlerinin yok olmasıyla; nükleik asite mahkûm
oluyorduk
Buradan ne anlamalıyız?
1-Hayatın başlayabilesi için nükleik asite değil bu kopyalanmayı,
bu genetik malzemeyi taşıyabilecek olan her hangi bir sentez olmasına ihtiyaç
vardı.
2-Bu sentezin illa plak kaydı olması gerekmiyordu. Manyetik
kayıtlı bant ta olabilirdi, cd de olabilirdi. DVD sentezli organik malzemede olabilirdi.
3-Atmosferin evrimi gibi bir ortam değişmesi genetik kodu
taşıyacak olan, onlarca organik sentezli malzemeyi yok ederken; diğer yönden de
"aynı şeyin" CD, DVD şeklini değil de; 2600-2800 Aralığı içinde
ışımanın yokluğundaki; "negatif" yönü ile nükleik asitli süreci ortaya
koyuyordu. Duruma bir de böyle bakmalı. Bunların her ikisi de ufuk açıcı çığır
açıcı düşünmelerdir.
4-Aslolan enerji akışının kopyalanabilir, aktarılabilir bir
özdek özelliği olukla ortaya çıkacak olmasıdır. Bu bileşik hangi malzeme sentezleriyle
ve hangi ışığın, hangi dalga boyunun sentezlemesiyle olacağı konusu vesile bir
nedendir. Vesile neden nükleik asit olukla da gereklidir ama illa nükleik
asitle zorunlu değildir. Asıl olan özdür.
Tohum (öz) varsa, tohumu ortaya koyan; toprak ısı nem de var
demektir. Yani tohum zorunludur. Doğada tüm süreçler, çevrimle; tekrarla olup;
kendi kendini tekrar etmenin kayıt ve bellek tutumlu kayıtlarıdır. Bu sürecin
kendisini bilmesidir. Kendisini bilmek için illa bir beyin öznelliği gerekmiyordu.
Unutuyorsanız hatırlama vardır. Background ile başlangıç
koşuluna bağlılıkla geri bağlanım yasaları zaten o sürecin hafızasıdır. Varlık
ta, geçmiş te kendisini kopyalama ve kendisini sürdürmedir. Bir yağmurun çevrimler
içinde olması, kendisini kopyalama ve inşa etmenin bilgisi değil de, nedir?
Süreç kopyalama depolama sentezlerini pozitif yönü ile
ortaya koyamıyorsa; negatif yönüyle ortaya koyacaktı. Olumlu yolda yüzünüzü
kızartamıyorsa; olumsuz yönden yüzünüzü kızartacaktı. “Asıl olan yüzünüzün
kızarır olmasıysa”, bunu söz de yapar. Tokat ta yapar. Terlik te yapar.
Karşılığını kötülük olukla beklediğiniz tutumun aksi olan kötülüğe karşı iyilik
görmeniz de yüzünüzü kızartır, sizi utandırır.