Hayal gibi misafir olmak, Kâbe karşımda durur

Kalbim küt küt atarken dilim damağım kurur

Yaşadığım ömürde ilk defa saat durur…

Kara rengi sevimli gördüm, karanlık apak

Hazine bulmuş gibi, koşarken düştü kalpak!  

 

Kestim parmaklarımı fark etmeden Kâbe’de

Kan yayıldı, abdestim bozuldu debdebede

Ne acı, ne sıkıntı… Varsın olsun velvele

Sargı sardım, bir damla dökmeden, düşünmeden

Sağa sola koşturdum aşk ile üşenmeden…


Her yerde varken mührü, yaşarken fermanı da 

Şahitlik etmiş Resul izine, asumanda

Gitmek olmaz gelip de görmeden ummanı da…

Akan kandan korundum, aradım abdesthane

Zemzemle yundu tenim, dirildim halishane!


Düşkün olma lokmaya, hevan nedir aşırı

Dönüyor tavaf gibi midem, atar dışarı

Allah’a teslim olmak anladım, tek başarı!

Birkaç gün geçince haz verdi aldığım nefes

Her anımda ibadet yaşattı beni enfes…


Bilseler… Her karanlık haber vermiyor tandan

Yok mu dünya der durur, huy çıkmayınca candan

Gönül huzur bulmuyor, şer çıkmayınca kandan…

Mermere bassa ayak, yedikçe dayak sancı

Dünya meşakkat yeri, parasız aş yok der hancı!

 

Kudüs’te emir almış cinleri Süleyman’dan

İnşa etmiş mescidi habersizce zamandan

Asa düşünce ölmüş görmüşler, kandan leke

Gaybı Allah bilir, boyun bükmüşler çoktan!

Yerle bir olmuş o an, inandıkları ilke! 

 

Ruhum tatmamış böyle aşk, cin gibi ezbere

Gerçek manaya erdim, yoktan aldım tezkere!

Döndükçe yaktı mermer, tövbe dedim kaç kere

Kim garanti eder ki, yaşamayı hergele

Hakka kul olurum de dur, sonrada ertele…


Attım giysilerimi kibrin, kinin gömleği

Attım tencere kazan, seçtim çamur çömleği

Öldürdüm Hak yolunda, dünya diyen ödleği!

Sorgu yok sualde yok şer davadan eser yok

İnsan kılığında da dolaştığım beşer yok!


Meleklere eriştim tavaftayken yanımda

Yükseldim sebeplerle bilet alıp Kur’anda

Bilseler… Okurlardı, Hû Allah diye diye!

Gerçek dediğinde göz, dehşet yaşar bir anda

Ölünce okunmuyor, alfabe yok mizanda…


Seyret beni mahzende, Hak şarabın sarhoşu

Kalbimse olgunlaşır, nurla gider loşluğu

Alışkanlıklar ölür, Allah sarar boşluğu

Toprağın dökülecek, ten ruhtan ayrılacak

Ettiğin zikirlerin yaşatacak hoşluğu…


Bilseler… Hak şarabı, enfes tatlar dilimde

Kumara alışmazdın sen, emanet selinde

Aramazdın mal denen hep aşina elinde

Aczine boyun büksen, saray olurdu hanlar

Nimetler gani gani dolardı, aksa kanlar…

 

Yerçekimi dert değil, kuş gibidir bedenim

Kaybedecek neyim vardır dünyadır tek hazanım

Teslim olsam nasiptir her başakta harmanım

Gördün mü evliyadan iflas edip batanı

İsimsiz garip gibi makberinde yatanı…


Bilseler… Ah bilseler, sonsuz aşktır ilahi

Teslim olan kalpte tek erdemdir silahı

Nereye baksa görür inandığı ilahı

Yalnız Allah’tan korksa kaybetmezdi imanı

Ateşe odun taşır mıydı, zarar ziyanı…


Dönüyorum tavafta, kainat her tarafta

Güneş Kâbe’den doğar insalıksa arafta

Döndükçe varıyorum Allah’a, baş yulafta

Yelle varır rükuya, olgunlaşır kıyamda

Kim keser ki başımı artık yapar kıyımda… 



Saffet Kuramaz

( Bu Aşkı Bilseler başlıklı yazı safdeha tarafından 1.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.