Bırak
Kelimeleri sever gibi sevelim
hayatı
Çekip çıkarma gözlerinden…
Gel
Sessizliği bozan kalabalıklara inat
Bir bardak çay dökelim gecenin
gözlerine
Hatta birkaç yudum bölüşelim
Geçmişten günümüze yansıyan
Mavi akşamları…
Dudaklarımızdaki gürültüyle
seyredelim
Bakışlarımızda eksilmeyen ihtirası
Mesela avuçlarındaki çizgilerin
Muhasebesini tutalım
Ölçelim çizgilerin kaç arşın olduğunu…
Uzat ellerini
Bırak
İstersen buz tutsun ayaların
Çekip kurtaralım gökyüzünden
ayı
Üzerine kazıyarak kara sevdayı…
Titreyen parmaklarından
Şefkate dökülen anda
Yarım ekmek arası paylaşalım
Acısı fazla kokoreç kokan
sokakları
Yağmur saçlarından koklayarak gezelim
Sıra sıra ezilmiş arnavutkaldırımlarını…
Suya yansıyan ışıkları okşasın gözlerimiz
Yorgun dizlerimize ilaç olsun
çay bahçeleri
Varsın ıslanmış mumları yakmasın çakmak
Sevilmekten korkan bir köpeği okşamayalım
Dokunma uzaklaşsın havlayarak…
Boş yatların salınışında kaybolurken gölgemiz
Titrek bir maviye boyuyorum
geceyi
Sabahların büyülü uyanışlarına
Tazelenmiş nefesler uğurluyorum
Öpüyorum alnının tam ortasından
güneşi
Yenilenmiş bir güne başlarken…
Biliyor musun
Bilmediğin her şeyi bilmek zorunda değilsin
Gecenin koynuna uğurlarken düşleri
Korkma
Yarın için hayaller kurabilirsin…
Âdem Efiloğlu