GÖÇ VAKTİ

Sahilden çıkardık sabah namazı,
Sürü göç yolunda kervan olurdu.
Merkep, koyun, keçi, inek ve tazı;
Bir heyecan, bir heyecan olurdu!

Cümle mahlûkatta farklı bir neşe,
Sanki bize el sallardı her köşe.
Kuşluk vakti ulaşınca Çiriş’e,
Birer Çomaç yerdik, derman olurdu!

Adım adım, santim santim çıkardık;
Suya inat, biz yaylaya akardık.
Kör dumanlı Erdemli’ye bakardık;
Hüzünle karışık bir an olurdu!

Mola yeri, Tilki Adam Astığı,
Serin serin meltemlerin estiği.
Memleketin çam kokulu yastığı!
Dört bir tarafımız orman olurdu!

Bozburun’un batı yanı dumanlı;
Anılar zihnimde dün gibi canlı,
Kimi Akkuyu der, kimi Arslanlı;
Akşam ulaşırdık, ihsan olurdu!

Erken kalkar Yörüklerin iyisi;
Anlatılmaz o günlerin büyüsü;
Yine bir kuşlukta Devrent Kuyusu;
Yorgun sürümüze bir can olurdu!

En öne sürerdik kara eşeği;
Ziyadeydi göç yolunda emeği.
Karga Gediği’nde öğle yemeği;
Bazlama, bandırma, ayran olurdu!

Yarım kaldı deli gönlün muradı;
Hâlâ damağımda o günün tadı.
Türkümü dinlerdi bütün Avgadı;
Güzeller sesime hayran olurdu!

Bilmez miyim Söğüt’ün pınarını,
İkram eder Göktepe’nin karını.
Bir çiçek deryası Keven Kırı’nı
Geçerdik ki; elvan elvan olurdu!

Kapızdan aşağı sular akardı,
Küçük Sorgun, taze ekmek kokardı.
Ak sakallı, tebessümle bakardı,
O fırında, Hacı Hasan olurdu!

Halil nerde yirmi yıldan berisi?
Hayal oldu davar oğlak sürüsü.
Söze sığmaz Gezeren’den gerisi;
Cüda kalmak bize hicran olurdu!

Halil GÜLŞEN
( Göç Vakti başlıklı yazı halil-gulsen tarafından 12.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.