mum alevi gibi yandım da,

mum eridi,

ben tükendim için için.

yarab!

bu ne ıstırap?

gerçekler canım yakar,

düşlerim benden bıkar.

küçük bir yel esende titredi mum ışığı,

dans etti duvarlarda anılardan gölgeler.

baktım da gölgelere neler gördüm ki neler?

 

mum ışığında oynaşan gölgeler gibi,

sanal bir dünyanın bitimli oyuncularıydık.

can yaktıkça gerçekler sığındık hayallere,

aradık mutluluğu kurduğumuz düşlerde.

ah sevgili!

sen gerçek bir Leyla idin ben Mecnun’un gölgesi,

dönüp durdum etrafında sanal bir semah ile.

 

zamanlı zamansız süzüldü yüreklere gönül penceresinden,

aşk denen kutsal büyü.

poyraz olup üşüttü,

meltem olup ısıttı,

çöl rüzgârı olanda kavurdu yürekleri.

bazen harlandı alev baharın coşkusunda.

bazen küllendi derinlere hazan mevsimlerinde.

heyhat!

esir aldı ruhları gönüllerde saklı aşk,

soldurdu bedenleri.

yolcu etti erkenden büyülenmiş kalpleri.

 

imrendik gece ışıklarında uçuşan kelebeklere,

uçmak istedik özgürlüğe.

lâkin yaşadığımız hayat,

kısa bir mutluluk,

çile dolu bir yolculuktu.

çileli  yolun yolcularıydık biz.

kurumadı gözyaşımız,

içilmedi huzurla sofrada ki aşımız.

tükendi umutlarımız bir bir,

uçuşup gittik bilinmeze hayat rüzgârlarında.

 

sanaldı gölgeler,

sanaldı hayat,

yalandı aşk.

daldan düşen bir yapraktık sadece,

rüzgârlarla savrulan…

 

 

Mehmet Macit

14.012.2017

Dikili/İzmir

( Daldan Düşen Bir Yapraktık Sadece başlıklı yazı mucit55macit tarafından 17.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.