sessizlik dört duvar arası hapishane
sensizlik
hep aynı türküyü söyler durmadan bağlama da
Mızraplı sazıyla
nihavent makamı eşliğinde katılır davete
herkesin sana benzediği ama
sen gibi olmadığı zamanlarda özlemler çığlık çığlığa
Ne başı var ne sonu bu girdabın
senden sonrası muamma
adını koyamadığı ne varsa kavisli dikenli bir yolda
kimsesiz yalnızlığın ortasında
gözlerindeki fer şahit şimdi
amansız yolculuğa
Amalar soru işareti keşkeler başkenti
cam kenarı seyehatin buğulu
hiç bir şey eskisi gibi olmayacaklara muktedir
pervasız mutluluğa talip
soluk soluğa sığınak belkilerle
kaçak bir ömre tabi
ağır yükü kaldıramaz tek başına
senin deyiminle daha sabi
dayanamaz bu kadar acıya kalbi
ay yüzüne vurmuşken nurla
gök kuşağı rengarenk tonda içten
o kadar samimi tebessüm eder ki
beyaz siyaha karıştığında
gece kızıl mavi tuttuğu son dileği
kayacak yıldız yok artık havada
Okuduğu son masalda burada bitti
yıldızların gitme vakti
Ebru Çimen