BİZİMKİSİ KARA SEVDA
Kâbe’ye
bakarak namaza durdun mu hiç?
Bu,
öyle muhteşem bir duygudur ki…
Nasıl
anlatsam şimdi, bilemedim.
Tarifi
zor ama
Başlayalım
bakalım, belki!..
Hani;
Hani,
her vakit namazında niyet edersin ya:
Yönüm
kıbleye, kıblem Kâbe’ye, diye…
İşte
orada,
Tam
da, tavaf alanında;
Bir
köşeye çekilip de durunca, kıyamda
Gözlerinle
doğruca ona bakarsın.
Bir
tekbir getirip başlayınca namaza,
Gözlerin
hep onda.
Bakmaya
doyamazsın!..
Namaz
boyunca
O,
oradadır; hep karşında
Simsiyah
örtünün ardında.
Hem
karşında, hem bakışlarında;
Gözbebeklerinin
siyahında.
Anlatması
çok zor ama…
Şöyle
izah edeyim; kısaca:
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Yüz
yirmi rahmet iner Kâbe’ye günde;
Altmışı
tavaf edenlere, kırkı namaz kılanlaradır;
Yirmisi
de seyredenlere.
Bakması
sevap,
Dönmesi
sevap etrafında
Rabbine
bağlanırsın onunla,
Tavaf
sırasında
O
hep orada durur, hep solunda
Sevgi,
merhamet ve imanın beslendiği;
Kalbinin
tarafında
Tarafını
ilan edersin
İnanmayanlara
inat, tavafınla!
Kim,
ne diyebilir ki buna?
Bizimkisi:
kutsal bir dava!
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Şartlar
biraz zorlu olsa da,
Sabrı
öğrenirsin, bu uğurda.
“Hac
meşakkattir” hadisi çınlar bir anda, kulaklarında.
Dönüp
dönüp tavaf edersin,
Bıkmadan…
Usanmadan!
Terden
sırılsıklam olursun güneş altında;
Ne
güneşi fark eder, ne teri hissedersin;
Kendinden
geçer,
Mevlevi
olup dönersin,
Cezbeye
kapılmışçasına.
Başka,
nasıl izah edilebilir ki; bilemiyorum.
Aşktan
öte, bambaşka bir duygu bu;
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Aşk;
boyut değiştirir orada:
Kutsal
topraklarda.
Tüm
bildiklerini unutursun,
Tavaf
sırasında.
Yanıp
kavrulur, kor ateşe dönersin;
Olgunlaşır,
pişersin;
İmanın
çok derecesini, tüm benliğinle hissedersin.
Saatler
yetmez olur, sanki zaman kısalır.
Doyamazsın,
doymak istemezsin;
Gözlerin
hep onda takılı kalır.
Doymak
olur mu?
Doyulmaz
ki hiçbir zaman ona!
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Ve…
Zaman, su gibi akıp geçer;
Gün
gelir, ayrılık vakti olur.
Yapınca
veda tavafını,
Kılınca
son namazını, yine ona bakarak;
Hüzün
çöker kalbinin derinliklerine
Süzülen
gözyaşların sel olur, taşar yüreğinden
Endişe
ile yoğrulmuş düşüncelere dalarsın,
Acaba
bir daha, bir daha görebilir miyim?..
Ne
olur, ya Rab! Bir daha nasip eyle, diye…
Dualar
edersin içinden.
Aşk
değil, tutku değil bu bağlanma.
Hiçbir
şeyle izah edilemez, çünkü;
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Vatanından
ayrılmış bir muhacir misali
Hicret
edersin öz vatanından, vatanına.
Dönüp
dönüp bakarsın ardına
İnanmak
istemezsin vaktin dolduğuna
Beden
yol alır ama…
Ruhun
kalır orada;
Siyah
örtünün altında.
Kalbini
de bırakıp gidersin,
Kalplerin
taşlaştığı bu asırda
Taşın
kalbe dönüştüğü;
Siyah,
simsiyah dört duvar arasında.
İşte
böyle bir şey!
Belki
görünen simsiyah dört duvar ama…
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Hep
onu düşünürsün, dönüş yolunda.
İlk
gördüğün anı hatırlar dururusun.
Kelimeler
kifayetsiz kalır,
Söyleyecek
söz bulamazsın.
Hasretlik,
o anda başlar işte.
Ağıtlar
düğümlenir boğazında.
Bakışlar
bile anlamsızlaşır, ona bakmadıkça…
Anlatamazsın
halini hiç kimselere,
Ona
tekrar kavuşmadıkça.
Başkası
bilmez, hissedemez, nasıl bir tutkudur bu!
Tutku
bile denilemez ki buna,
Bizimkisi; KARA SEVDA!
Birimiz
şarkta, birimiz garpta;
Birimiz
olsak da fizanda.
Gönüller
bir; akıl, fikir, düşünceler hep orada;
Kalpler
takılı kalmış çarpar, hep aynı heyecanla;
Hicaz’da…
Kutsal
Topraklarda…
Onu
görmeyenler ne bilsin; nedir hasret, ne demektir kavuşmak!
Bilen
bilir halimizi ancak,
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Aklıma her
geldiğinde,
Kederlenirim,
Gam düşer yüreğime.
Şimdi orada
olsaydık da,
Kalbimizi
dayasaydık mültezeme!
Dönüp dönüp tavaf
yapsaydık
Sonra çekilip bir
köşeye,
İçiverseydik kana
kana, ama…
Doyamasaydık
zemzeme!
Şimdi, giyinsek
yine ihram
Hacerü-l Esved’i
etsek istilam
Bir zerre dahi
olabilsek tavafta
Keşke…
Şimdi orada olsak
da,
Yanıp kavrulsak aşk
ateşinde
Sırılsıklam
ıslansak yine,
Rahmet sağanağında.
Sa’y
yapıp da Safa-Merve arasında;
Sonra
oturup seyretsek onu, doya doya.
Doldurabilsek
amel heybemizi
Sınırsız
sevaplarla,
O’nun
(cc) evinde…
Rızasıyla.
Açlığı,
susuzluğu bile unutturur bu sevda.
Bulunamaz
ki, bu derde deva;
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Nasıl adlandırılır
ki, bilemiyorum!
Aşk değil, tutku
değil, hasretlik hiç diyemezsin!
Sevgi, muhabbet, özlem
içinde gizli ama
Tek kelimeyle
özetleyemezsin.
Bu sevda başka
sevdadır, bambaşka bir sevda;
Görmeyenler
bilemez, anlayamaz ki asla!
Bizimkisi: KARA SEVDA!
Mustafa GÜL (Hamdi)
(16.01.2017)