..
çöle indi ruhumun kaktüs yarası
güneşi hissetmiyor
ufka kadar yayılmış altın sarısı saçları
ayazma serinliğinde serabımın tebessümü
çatlamış dudağından sızıyor gölgeme vuslat
halüsinasyonumu kucaklıyor avcundan içtiğim sular
mecnunun sual ettiği adresti geldiğim yer
ki şanslı değilmiş benim gibi
bulamamış leylasını
öyle yazar efsaneler
serabım'sa eceyi tarifane güzelliği gamze-i girdabında
billurî çalar nihavendi kirpiğiyle kaşları
günbatımına demlenir hüzne meyleder hisleri
titrer gök-yüzü
çağırır buğuları iri yeşil gözleriyle
duyumsar varlığımı sessiz hıçkırıklar ritmiyle
gücümüze gitmez böyle-yaşlanmak
ağlaşırız...