D e ğ i r m e n
gözünü a ç a r açmaz ,açlığını hissetmiş,
dünyanın canlıları,ve başta i n s a n oğlu.
daha yürür yürümez,gıda bulmaya gitmiş
pişirmeyi bilmeden, yutuvermiş ezmeden.
çiğ otlarla doyarak ,başarmış yaşamayı,
dağ k e ç i l e ri gibi,öğrenmiş tırmanmayı.
av yakalamak i ç i n becermişte koşmayı
nasipte gelmiyormuş,çıkıp şöyle gezmeden.
geçen zaman belirsiz, belki yüzlerce asır.
geçmektedir aradan,hemen ayağa kalkar.
üstünde yaprak yorgan altına sermişhasır.
savunma silah yok,vahşilerden çok korkar.
toplu yaşama başlar ,hayatının güzeli,
evleri mağaradan, ı s ı n m a s ı ateşle
anlaşmanın a r a c ı, konuşmaktadır dili
hayatını sürdürür,H a v v a denilen eşle.
etle b e s l e n i y o r d u,çevrede ot hazırdı,
çokları taneliydi, ç i ğ n e n m e s i gerekti.
kökü d e r i n d e k i n i ,sopasıyla kazırdı.
tohumunu ö ğ r e n d i,hemen toprağa ekti.
Sayun kuvvetlerini a ğ ı r t a ş a sezdirdi.
ç ı k a r d ı ğ ı ürüne, un adını da taktı.
diş kıran maddeleri, sert taşlara ezdirdi.
s u y l a karıştırınca, olan hamura baktı.
T a ş ı n ısındığını ,yangınlarda görmüştü,
Kızan taşın ütünde,p i ş i r m e öğrenmişti.
tokluğu sayesinde, rahat hayat sürmüştü
açlık denen duygunun,zorluğunu yenmişti.
Suların kuvvetini, kullandılar seninle,
Rüzğârı denedileri, u z u n kanatlarıyla.
Buğdayı un yaptılar, suyun değirmeniyle
Fabrikalar kuruldu, teknik inatlarıyla.
Donkişot savaş yaptı, sizleri dev sanarak
Çiftçi sıraya girdi, buğday öğütmek için.,
D e ğ i r m e n i bilenler, anlatırlar anarak
Herkes şehirli oldu,s o m u n u yer o biçim.
Ninni gibi gelirdi , çakıldağın sesleri,
K ı n a gibi un çıkar ,gece yorgunlarına.
Un çuvala d o l u n c a,artarda hevesleri
Ç i ç e k ekmek pişirir, açlık baygınlarına.
*-*-*- 1371 *-*-*-19/04/2018 te ek.*-*-*