EY BENİM İLKBAHAR GÜLÜM!
Meryem
oğlu İsa İsrail oğullarına
O’nu
müjdelemişti
O
âlemlere rahmet
Benden
sonra gelecek olan adı Ahmet
Allah’ın
Resulü demişti
Bir
gece gökten dolunay indi
Kâbe’nin
üzerinde parçalara bölündü
Her
biri bir eve dağıldı
Sonra
tekrar birleşip döndüler geri
Ama
Ebu Bekir’inki kaldı
Söz
yerine geldi zaman ulaştı ana
Nura
gark oldu âlemler kana kana
Ey
benim ilkbahar gülüm!
Kokunu
içime çekerken gelsin ölüm
Gülüşün
ışığını söndürdü güneşin
Efendim
sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammedsin
Yoktur
ezel ebet arası yaratılmış bir eşin
Allah
ve melekleri sana salat-u selam eder
Şefaatini
hak edeni Rabbim mağfiret eder
Ne
bahtlısınız örümcek ve
Ey
yuva yapan güvercin
Hayrandır
sana Resulüm
Ümmetinden
her bir insan ve cin
Korutur
zayıf bir ağa
Hak
dilerse saklatır bağrında dağa
Anlamaz
bunu akılla fikir
İndirir
sekineti
Yapılan
hafi zikir
Sen
ki tay edip zamanı bir anda
Yokluğa
ulaştın bastı zamanda
Sidreyi
bürüyen bürüdü
Kalp
gözünün hep gördüğünü
Ruhunun
baş gözleri tekzip etmedi
Ve
Allah sana aracısız vahyetti
Dinin
direği namazı hediye etti
Kâfirler
anlamakta çaresiz kaldılar
Gönül
gözüyle görenler tefekküre daldılar
Allah’a
ulaştıran yol bir
Kalplerde
huşu dillerde tekbir
Ya
Resulallah takipteyiz izini!
Sünnetine
uymayan ahirette
Pişman
olup dövecek dizini
Akleden
yaşarken davetini duyar
Vuslatı
işitip hidayetçiye uyar
11-06-2018
Şair,
Burhan AKSU