ERHAN PALABIYIK’DAN
YENİ ÖYKÜ KİTABI”YARALI DOĞAN” YAYINLANDI!
Gazeteci-Yazar-Araştırmacı
Erhan Palabıyık,son kitabı”YARALI DOĞAN”adlı öykü kitabını yayındı,Nisan ayı
içerisinde piyasaya çıkacak olan kitap ODAK Dijital Baskı merkezinde
basıldı.Antakya 2.Kitap Fuarında okuyucularla buluşacak olan E.Palabıyık
Kitabın SON SÖZ bölümünde yaptığı açıklamada şunları söyledi: 2010
Yılında, kendi olanaklarımla yayınlattığım”AMİK VE ANADOLU ÖYKÜLERİ”kitabımdan
sonra uzun bir süre öykü,roman,senaryo,şiir,günlük ve anılarımla ilgili
kitap yayınlayamadım,oysa elimde yüzlerce,binlerce materyal bulunuyor,sadece
çeşitli il ve bölgelerde tuttuğum SÜRGÜN günlüklerimi yayınlasam belki
100 ciltlik bir kitap olur ama ekonomik nedenlerden dolayı bu kitaplarımı
yayınlayamıyorum.İlk öykülerim 2007 yılında ANTALYA GAZETESİN’de
yayınlandığında çok sevinmiş ve öykü yazmaya devam etmiştim.Daha sonra
öykülerim İstanbul’da,VARLIK EDEBİYAT ve YABA EDEBİYAT Dergilerinde
yayınlanınca kendimi daha güçlü,daha dinamik olarak yazmaya
verdim.Şair-K.İSKENDER “ŞERİAT HÜKMÜ”adlı öykümü VARLIK EDEBİYAT Dergisinde
ayın öyküsü seçerek beni onurlandırmıştı,yine İstanbul’daki Yaba Edebiyat
dergisi sahibi Aydın Doğan’da”KELLECİ SÜLEYMAN EFENDİ ve FIRATIN GÖZ
YAŞLARI”adlı öykülerimi yayınlayınca artık kalemimi kırsal öyküler yazarak
edebiyat yaşamımı sürdürdüm.Öykülerim Hatay-Reyhanlıda yayınlanan”ÖNCÜ HABER ve
GİZEM”Gazetelerinde,Antakya merkezde günlük olarak yayınlanan ONUNCU KÖY
gazetesinde yayınlandı.Reyhanlıdaki “ONKAR”Haber sitesinde ve Türkiye genelinde
yayın yapan EDEBİYAT EVİ” kültür,sanat,edebiyat sitesinde yayınlandı.Öykülerimi
tek yayınlatamadığım yer öykülerimin çoğunluğunu oluşturduğu il , aynı zamanda
benim doğduğum yer olan YOZGAT oldu,burada bana karşı ORTAÇAĞ ENGİZİSYON
MAHKEMESİN’in Papazlarının almış olduğu ortak AFOROZ kararı gereği Yozgat
ve tüm ilçelerinde hiçbir öykümü yayınlamadılar,üstelik BİZİM YERKÖY adlı
birde kitap yayınlamış olmama rağmen,Yozgat’ın gerici gazete ve dergileri benim
yazılarımdan,öykülerimden öyle korkmuş olacaklar’ki kendilerine birer korku
muskası yaptırmışlar.Burada benim kişiliğimden, öykülerimden,yayınlamış olduğum
kitaplarımdan,siyasal düşüncemden hiç korkmadan söz eden değerli
dostum,arkadaşım DURALİ DOĞAN,AHMET SARGIN’ı ve birkaç gazeteyi bunlardan
muaf tutmak isterim!BOZOK Festivaline bile beni hiçbir zaman çağırmayan Yozgat
ilinin valisi,kaymakamları,belediye başkanları,yazar ve düşünürlerini buradan
anmak bile istemiyorum,özellikle Kendi doğduğum ilçe olan YERKÖY’ DE
yayınladığım ve bir çok gencimize rehber,ders kitabı,üniversitelerde ders
kitabı olarak okutulan,kaynak kitap olarak gösterilen “BİZİM YERKÖY “adlı
kitabımın satışına yasak koyan Nazi artığı bir belediye başkanı ve kaymakamı
lanetle,nefretle buradan anarak yazmaya devam ediyorum.Ey yobazlar çetesi,
sizler bana sanat,edebiyat,kültür ve toplumsal alanlardaki mücadelemde ne kadar
engel olmaya çalışırsanız çalışın,ben sizlere inat
yazmaya,düşünmeye,üretmeye,yaratmaya,yapıtlar oluşturmaya,sizleri kudurtmaya
devam ediyorum,bende çağımın Galileo Galileisi’yim,sizlere inat diyorum
ki:Düşünceleri atom silahı bile yok edemez,bizler güneş gibi sizin o
yobaz karanlığınızı yakıp eritiyoruz,dimdik ve onurla
ayaktayız,yaktınız,astınız,sürgün ettiniz ama küllerimizden yeniden doğduk ve
yaşadığımız ülkeyi,dünyayı aydınlatmaya devam ediyoruz..!
2010 yılında’ki AMİK
VE ANADOLU ÖYKÜLERİ adlı kitabımda,Ağanın asil iti,Ağa,şalvar kundura,Piç
Osman,Çörtük Rasim,Yalancı şahit,Yağmur yağdıran altın diş,Deli Yaşar,Satlık
Oruç,Fırat’ın Gözyaşları,Gürcü Bacı,Keleci Süleyman efendi,Namazı bozan
haller,Şeriat Hükmü,Votkacı Hoca adlı tam 14 öykümden sonra
sizlere”Bizimköy Çadırardıç,Yaralı Doğan,Komanist Yozgatlı,Nalbant Kemal,Sarı
25 kuruş”gibi öykülerle,daha doğrusu kısa Romanlarımla merhaba demek
istiyorum.Bundan sonrada sizlere öykülerle değil bir romanla,günlüklerimle
seslenmek istiyorum.Tam 156 adet başlanmış veya bitmek üzere olan ÖYKÜLERİM var
ayrıca, Roman,Senaryo,şiirlerim,güncelerim,araştırma yazılarım
bulunuyor,bunları bitirmeden ve yayınlatmadan ölürsem,öldürülürsem çok
üzüleceğim!Bunlar gerçekten benim için çok değerli yapıtlardır,özellikle
GÜNLÜK Yaşamımı ve toplumsal olayları irdelediğim ve mahpus olarak
yattığım cezaevlerinde tuttuğum”CEZAEVİ GÜNLÜKLERİM”son derece önemlidir,bundan
sonraki çalışmamda bu günlüklerimi yayınlayarak sizlere sunacağım.Bu kitabın
basılmasındaki önemli katkısından dolayı bir dostuma(adı saklıdır) sonsuz minnet
ve şükranlarımı,teşekkürlerimi arz etmek istiyorum,buradan adını
sakıncalı olduğu içinde yazamıyorum,lütfen beni bağışlasın,adını yazsam benim
yerime kendisini Engizisyon Mahkemesi yargılamaya başlar,bu durumda beni
üzer,ileride adını yazmaktan çekinmeyeceğim,kendisine binlerce dostluk,sevgi ve
selamlar gönderiyorum.Bu!Antakya 2.KİTAP FUARI nedeniyle aceleye gelen ve az
miktarda dijital olarak yayınlatmak zorunda kaldığım bu kitabımın diğer
baskısını ileride matbaada yaptıracağım.Zulmün,eşitsizliğin ve
Adaletsizliğin,sosyal,siyasal,Sınıfsal Mücadelenin olduğu her yerde, her zaman
edebiyat ve edebiyatçılar,Şairler,öykücü ve Romancılar ,sorumluluk
taşıyan,Aydınlar olacaklardır.Bende Toprak Ağalarının günümüzde,kapitalist
kisveye bürünmelerine rağmen varlıklarını yaşamın her alanında sürdürmelerine
karşılık yazmayı sürdüreceğim elbette,ezenler,sömürenler olduğu
sürece,ezilenlerin destanını,tarihini,edebiyatını yazanlar olacaklardır
elbet,ben Yaşar Kemal,Orhan Kemal,Fakir Baykurt,Talip Apaydın,Osman Şahin,Dursun
Akçam,Bekir Yıldız,Mahmut Makal,Hasan Kıyafet,Abbas Sayar,Kemal Bil başar,Kemal
Tahir,Orhan Hançerli oğlu,Necati Cumali,Samim Kocagöz,Reşat Nuri Güntekin,Sadri
Ertem,Erol Toy,Muzaffer İzgü,Ali Yüce,Ümit Kaftancıoğlu gibi yazarların
çizgisini sürdürmekte ve toplumsal gerçekçilik temelinde yazmaya devam
ediyorum,ne yazık ki Metropollerdeki tetikçi edebiyat
eleştirmenleri,yayınevleri,dergi ve gazete sahipleri,kapitalist patronlar
bizlere dergilerinde,yayınevlerinde yer vermeseler’de hiçte önemli değil,bizler
varlığımızı ,ürünlerimizi bir satırla olsa’da Toplumsal MANİFESTO gibi
yayınlayıp karşı duruyoruz dünya kurulduğu günden bu yana tarihsel olarak
hep,ezenlerle,ezilenlerin edebiyatı ,kavgası,mücadelesi vardı ve var olmaya
devam edecektir,gerisi boştur.Metropollerde otu,çöpü anlatıp kendisine yer
bulanlar bir kitap sonrasında kendisini tarihin çöplüğünde bulmaktadır,burjuva
bu tip kiralık yazarları peçete gibi kullanıp atmaktadır.Yukarıda
adlarını sıraladığım birbirinden değerli yazarlarımızın günümüzde
yapıtları halen binlerce baskı yapmakta ve senaryo, tiyatro ,film olarak
karşımıza çıkmaktadır,bizler gerçek halkın edebiyatını yazıyor ve analiz
ediyoruz,kapitalist kalemşorlar,tetikçi edebiyatçılar ise,burjuva
sınıfının,yani ezenlerin yaşam ve kültürlerini,yoksullardan
çaldıklarını,eğlencelerinin edebiyatını yazıyorlar,elbette bizim gibi en kötü
koşullarda yazıp,çizmiyorlar dolarlar,lüks arabalar,yatlar,villalar
karşılığında yazıyorlar,onların aldığı teneke parçası olduğu gibi,bizlerin
aldığı ödül ise,gerçekten ezilenlerin alkışı,taktiridir,Rusların Maksim
GORKİ’si varsa,bizde yüzlerce yazar Gorki vardır,hepimiz inadına sonsuza kadar
yazıp halkımızı aydınlatacağız,kırsal edebiyatı olmadan,şekillenmeden
kapitalist sömürü edebiyatı asla olmaz,feodalizmden,kapitalist topluma geçiş
sürecinde çeşitli evreler bulunmaktadır,bu nedenle,edebiyatın temelini
kırsal,köylü, ezilenlerin,emek,alın teri edebiyatı oluşturur,metropollerde
yazanlara bakıyoruz işte,bir gecelik yatak ilişkisi,boğazda bir duble rakı edebiyatı,anlık
bir aşkı betimliyor ve bunu ciltlere sığdıramıyorlar,bilbortlar bu yazar
müsfettelerinin yazdığı abur,cuburla dolup taşıyor ama bizler öyle değiliz
elbette,bizler yoksul halkımızın,ezilenlerin MR ve Röntgenini çekip
yaşantılarını,kültürlerini,düşüncelerini,karakterlerini
somutlaştırıyoruz!Yoksul ve ezilmiş , dışlanmış,horlanmış köylü,emekçi,işçi
insanları anlattığım öykülerim gerçek yaşamdan alınmıştır,halkını
sevmeyen ve tanımayan onu anlatamaz,yazamaz,öyküleştiremez,kimi yapıtlarımda
kahramanlarımı,yer ve mekanı edebi metinlerle anlatıyorum ancak bu bir
zorunluluk olmuştur.Bu kitabımda,Yaralı Doğan,Bizim köy Çadır ardıç,Sarı
25,Nalbant Kemal adlı öykülerime yer verecektim ancak baktım’ki kitap biraz
cılız kalıyor,son dakika’da”Komanist Yozgatlı”Öykümü’de eklemek zorunda
kaldım.Bu kitabıma yaptığı değerli katkılarından dolayı Araştırmacı-Yazar
M.Adil ÇETİN’e sonsuz teşekkürlerimi,Saygılarımı sunuyorum,kendisiyle nüans
farklılıklarımızın olmasına rağmen hiçbir zaman ön yargılı davranmayıp gerçek
bir Demokrat gibi davranıp ölçülü,dürüst davranıp benim ve bir çok insanımızın
taktirini kazanmıştır,elbette herkes kendi düşünce ve yaşam anlayışı açısından
farklılıklar taşıyacak ve bildiğini okuyacak ve yazacak,savunacaktır,Adil
Hocam’da kendi alanında bir çok çalışmaya imza atmış bulunuyor,özellikle”HATAY
KİTAPLARI”kendisini ölümsüzleştiren bir eserdir,böylelikle Hataylı
yazarları,Hatayı yazanların bir envanterini çıkartmış bulunuyor,ayrıca bir çok
çalışması bulunun değerli insanın yakında yeni eserleri yayınlayacağını
biliyoruz,beni her zaman yazmaya teşvik ,eleştiren,yorumlayan ve ilham veren bu
edebiyat dostu insanı,buradan bir kere daha içten dostlukla
kutluyorum..21.yüzyıl’da Hatay bölgesinde en çok öykü yazan ve yayınlayan bir
yazar,öykücü olma rekorunu elimde tutuyorum,Rahmetlik Sürgün yazar Refik
Halid KARAY’ı da saygıyla anıyorum buradan,Hatayda’ki tüm edebi eserler
verenlerin büyük çoğunluğu ne yazık ki yabancılardan oluşmaktadır,
Doğduğumuz ili,bölgeyi,çevreyi,ülkeyi,kısacası dünyamızı yazmak,yorumlamak
bizlere birer Toplumsal görev olmalıdır,bende bu amaçla yazıyor,araştırıyor ve
analiz ediyorum.Bu öykülerim tamamen gerçek yaşamdan alınmıştır,Nalbant Kemal
öyküsü Reyhanlıda geçmekte olup,diğerleri yine Adı kirletilmiş olan
Yozgat,Yerköy ve Sekili köyünü konu almaktadır.!YARALI DOĞAN adlı
kitabımla yıllar sonrada olsa sizlere tekrar merhaba demenin mutluluğunu
yaşıyorum,göstermiş olduğu nezaket ve dostluğundan dolayı Antakya ODAK
Dijtal baskı merkezi sahibi Kasım Yücel’e ve çalışma arkadaşlarına
buradan teşekkür ediyorum,ayrıca eşim Sultan PALABIYIK’a sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum,ben Antakya Açık Cezaevinde’ iken daktilo ile yazdığım bu 5
öykümü bilgisayar ortamında yazmış bugün basılmasına vesile
olmuştur,gece,gündüz sürekli yazarak öyküleri bitiren eşim Sultan yazarken
öykülerimi okumuş,özümsemiş,algılamış,üzerinde düşünmüş,kimi zaman hüzünlenip
ağlamış,kimi zaman heyecanlanıp öykünün sonunun beklemiş ,çoğunu yerel bir
dille (Yozgat ağzı ile)yazdığım öykülerimdeki Kahramanlarımla tanışmış,yer ve
mekanları,coğrafyayı yakından tanımış bu vesileyle yerel dil konusunda bilgi
sahibi olmuştu,aynı zamanda benim doğduğum bu vefasız,hayırsız insanların
dünyasına girmiş onları tanımış,yargılamış,analiz etmişti.Eşim Sultanla sadece
bir hayat arkadaşı değil,aynı zamanda çıkartmış olduğumuz Toplumsal Muhalefet
Gazetesini sahipliğini ortaklık yapmaktayız,Hayatın her alanında birlikte
ürettiğimiz ve paylaştığımız eşim bir yandan kızımız Julia Hevi ile
ilgilenirken,diğer taraftan bana edebiyat ve gazetecilik alanında, yardımcı
olmuştur,yaşamı bir bardak su,bir parça ekmek gibi paylaştığımız eşime yaptığı
fedakarlıklardan dolayı bir kere daha buradan teşekkür ediyorum,eşim bu
öyküleri bilgisayarda yazmamış olsaydı bu materyaller tozlu raflarda sararıp
solup,yiteceklerdi ,kızım Julia ,Hevi bana her zaman esin kaynağı,moral
pınarı,sevgi okyanusu olmuş ve bu denli dayanmamı,direnmemi,mücadele etmemi
sağlamıştır,kendisini buradan binlerce kez öpüyorum,geleceğin iyi bir yazarı
olacağına şimdiden inandığım kızım Julia-Hevi benim Cezaevinde kaldığım süreçte
günlükler tutması bunun en büyük kanıtıdır..Sevgi,dostluk ve saygıyla Amik
Ovasının güzel ve dost,sevecen,namuslu,onurlu tüm insanları hepinizi
selamlıyorum..Öldüğümde AMİK OVASI’na gömülmek ve toprak olmak
isteğimi,vasiyetimi buradan bir kere daha tüm
okurlarıma,dostlarıma,düşmanlarıma anımsatmak istiyorum dedi..