1
Zamanın yelinde nöbete duran şaibeli
bir çiçek
Nazarında içimdeki atıl sevgi ve
sefası adeta
Süregelen zulmün ikilem yüklü
macerası.
Sonlardan ayrı başı kayıp yakalarda;
Zamanın ve mekânın anlamsız
fasılalarında
Hükme varan deli cesareti bir taassup
Kadar vakur ve çelimsiz bir nizam.
Göğün pembesinde saklı günü birlik
idam
Bir de yüreğin penceresinde açmaya
mecali
Olmayan bir karabatağın gölgesinde
Beyazın siyahla ölüme nifak sokan
duası.
Yürek matemle eğilip bükülmeden;
Zanlar tekelinde zalimin yüz sürmeden
gerçeklere
Hakkaniyet babında sevip de tasası
kime
Düştüyse bir cenk adeta
Varlığın ifşası
Mukadderat deyip de geçenlere
duyurulur hani:
Ne gelmiş geçirmiş yankısı dünün
Ne yarınlara delalet
Kehanet erbabı Çingene’nin
Buruşuk elinde o solmuş çiçeğin
Yalan seyrinde bir hüküm
Aşkın ifası benlik dilinde
Naaşına hâsıl Kerem’in aradığı
sevdası.
Hayli derinde tezahür gösteren
Şaibeli gölgelerden alıp boyunun
ölçüsünü
Kimlik derdine düşen faninin
Yüz görümü mutluluğu
Her acının özleme bandığı;
Aşkın bunca duygu arasında kaynayıp
Ufka vardığına delalet
Hüznün bir diğer adı.
Yana yakıla seyrinde ömürlük biletine
kim talip?
Kim yakın İlahi Aşkın rahmetine?
Kim vakıf hazin dolu mazisine
Cefa babında yutkunup
İki kelimeyi bile geçmez iken
Hayatın şerecesinde
Kaynakçan kâh güfte kısalığında
Kâh ön sözü kayıp romanın en asil
kahramanı
Kayıplarının nezdinde
Çaldığın o dinginlik şarkısına en
yakın mazlum
Kibrin ve kinin fink attığı dünya
denen cehennemde
Varsa yoksa kimin derdi tasası.
Hadi, o zaman örtelim üstümüzü
Kavuşmadan gece şafağa
Örtünsün de gizemin azası
Belki yenik düştüğümüz kadar da
yaralıyız
Hatta daha da beteri:
Ölümün gözünde savrulan hangi soluk
yaprağız da
Dalımıza meftun ve yangın yüreğin en
sefil
Misafiri yine aşkla çıktığımız yolda
Şerrine lanet okuduğumuz iblisin de
Düşmeden diline
Yakalayalım o meşru zamanı.
Hakkın dilinde hangi mazlum?
Hangi sabi?
Dertli misali konuşlandığımız rahmeti
Peyderpey çekerken sineye
Bizler ki yaralı ceylandan çaldığımız
kalbi
Teslim etmeden cennetteki yerine.