Nerden alırsanız alın, nasıl bakarsanız bakın her konu insanda düğümlenir. Toplumsal konuların, sorunların kökeninde insan vardır. Kur'an'da tüm sorunların sebebi ve çözümü olarak insani gösterir. Rad Suresi 11 ayeti buna delil olarak alabiliriz "Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. "
Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur.)
 Bu ayni zamanda insanlik tarihinin de gösterdiği sosyolojik bir hakikattir. Bir toplumun kalitesini o toplumu oluşturan insan teklerinin kalitesi belirler. Bir toplumun hatti hareketini değiştirmek istiyorsanız o toplumu oluşturan bireyleri değiştirmek gereklidir. Kaliteli toplumsal bir sonuç görmek icin o toplumu oluşturan birimler, yapı taşları, atomları hücreleri olan insani sağaltmalıdır. .Aynı şey doku içinde geçerlidir. Bir doku ne zaman ölür ? Elbette hücreler öldüğünde. Ölüm hücreden başlar, dokunun ölümünü hücre haber verir. Dokuya ulaşan ölüm bünyeye sıçrar . Bünyeyi sağaltmak istiyorsanız ölümün başladığı yere yani hücreye inmek zorundasınız,

Yukarıda ki ayette de Allah'ın belirttiği en müthiş toplumsal değişim yasasıdır. " . Bir toplum oluşturan bireyler kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bireylerin amellerinin toplamını toplumun ameli kabul eder. Bir toplum ölmüşse dirilmek için  tıpkı dokularda olduğu gibi en küçük yapı taşından yani  insan teklerinden başlamak gerekir.

   Islam toplumlarının bu kadar yozlaşmış ve geri kalmışlığının ana sebebi Allah'ın koyduğu ve asla çiğnemediği kesin yasalarıdır ki, Allah kendi kendine hükmeden ve söz geçiren prensip ve koyduğu kuralları asla çiğnemeyendir. Yüzyıllardır İslama bulduğu her delikten akan, bulduğu her boşluğu dolduran tümüne  " ıslam felsefisi adi verilen Kur'an'a aykırı bir ayetle örtüşmeyen doğmalardır. 
Özellikle bati felsefesine individuelizm( bencilliğe karşı doğan " hiçlik" felsefesi insanı, asıl amaç ve görevlerinden saptırmıştır. Oysa Allah direk Kitab'ında insani baz alır, insana seslenir insani şekillendirir. Insanın, Kur'an ve Allah'la yolunu kesenler, araya oturan, kendi din ve kurallarını Allah'ınmış gibi nakleden ruhban sınıfıdır. Insanlar kuranı dogrudan muhatap almadan, tekamüle araç olan ne varsa amaç edinip, kaynaktan uzaklaşarak yozlaşmışlardır. " bir lokma, bir hırka" yeter diye Müslümanlar'ı tembelleştiren üstüne birde " hiçlik" diye bir felsefe koyan Doğu  medeniyeti, insani birey olarak hiçleştirip  beni yok saymış şahsiyetleri sıfırlamış, kendinden habersiz toplumlar yaratmıştır. 

Allah'ın en büyük emaneti nedir diye sorsanız " ben" derim Çünkü ben bana emanettir. Bu " ben" emanetinin önemine dikkat çekmek için şahadet vardır. : "Ben şehadet ederim ki, (Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki) Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür."
     Ben emanetine şahidim demektir. Allah'ın bizim saadetimize ihdıyacı yoktur. "Şehidallâhu ennehû lâ ilâhe illâ huve, vel melâiketu ve ulûl ilmi kâimen bil kıst(kıstı), lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Allah Ali İmran. 18 ayette tek olduğuna bizzat kendisi şahitken ve şahadet ederken  bizim saadetimizi ihdıyacı olabilir  mi? Dikkat çekmek istediği sadece emanet olarak verdiği " ben" in idraki ve farkındalığıdır. Allah varlığının ispatı icin bizden şahadet istemez ihdıyacı da yoktur. Peki neden şahadet ister, "  kendi varlığımızın farkına varmamızı kendi varlığına şahit tutarak onurlandırır, şereflendirir.bizi dikkati aldığını, değer verdiğini böyle gösterir .
Yani" ben" idraki, bencilliğin karşındadır.  Ben idrakini ulaşmayanın sonu bencilliktir. Ben idrakine ulaşana ıslam " şahsiyet " der.bati ise ben idrakine ulaşamayan ferdiyet üzerine koymuştur felsefesin. Yani individuelizm bencillik, bireycilik. Gemishini kurtaran kaptan.dünyaya batıran bu sorun ve adaletsizliğin sebebi bencilliktir. Batı felsefesine karşı " ben"i koymak varken " ben"i reddedip hiçliği koymuşuz. Batı'nın bencilliğinin karşısında "hiççiliğin kazanma şansı varmıdır?
Malesef kısa zaman öncesine kadar ben de bilmeden bu hiççilik felsefesine ister istemez kapılmıştım ki, Kur'an'a tutunup akıntıdan kurtuldum. Allah'ın emeğine bu kadar nankör olunur mu? Rabbimiz bizden hiçleşmemizi istemiyor. Varlığımızı gerçekleştirmemizi yaratılış amacımıza uygun bir hayat yaşamamazı istiyor .Yani öyle bir hayat yaşa ki Allah'ın emeğine değsin. "Ben"in idrakine varan insan, Allah'ın emeğine muhattap olduğunu, Allah'ın ben üzerinde çok iyi çakıştığını, başıboş ve yalnız olmadıgını görür. Allah ben üzerinde öyle ince bir işçilikle çalışmış ki Esma ben üzerinden tecelli eder,yansır  yankılanır. Külli iradeden cüzzi iradeye bir akım vardır. Beni değerli kılanda budur..Batı'nın ve Doğunun insanı değersiz kılan felsefelerine cevabı yine Allah verir. Tin Suresi 4. "Lekad ḣalaknâ-l-insâne fî ahseni takvîm(in 
*Gerçekten de biz, insanı, en güzel bir surete sahip olarak yarattık. 
Insan ahseni takvimdir. Insan bundan daha güzel nasıl anlatılır. 

      Kendimizi tanıyacağız, kendimizi tanıdıkça Allah'ı daha iyi anlayıp tekâmülümüzü gerçekleştireceğiz. " kendini bilen Hakkı bilirle bitirelim.
Ben bir  yolculuktur, yolda Karşılaşılan herşeyse eksik parçalarımız. Tamamlanma gerçekleşmeye başladığında ortaya çıkan resim  Allah olacaktir.. 

( Ben Bana Emanet başlıklı yazı Ümit Seyhan tarafından 1.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.