ESKİ ŞİİR

Ne demiştim, sen aydınlattın
Karanlık dünyamı. 
Sen uyandırdın yüz yıllık uykumdan
Atalet doluydu içim, 
Sürüklenip gidiyordum.
Çarpacaktım bir köşeye
Dağılacaltı bir taraflarım. 
Tuttun omuzlarımdan, 
Silkeledin var gücünle. 
Derin siyah bir okyanustaydım, 
Üstelik yüzme bilmem. 
Çaresiz, ürkmüş bir çocuktum. 
Ellerim yüreğinden küçük, 
Çektin çıkardın o pis sulardan. 
Bir perşembe sabahı, 
Güneş dağların ardından, 
Henüz yeni gösteriyordu yüzünü.
Dağlar çok yakındı, 
Anladım, ben dağlardaydım. 
Bir taş parçası... 
Sen vardın yanımda 
Derin bir muhabbet içerisinde... 

Zaman geçti, geçmeseydi.
Işıklar söndü, her yer karardı.
Gözlerimi kapattım. 
Mışıl mışıl uyudum, çocuklar gibi. 
Bir acayip rüya gördüm. 
Yok yok kabus olmalı. 
Düşüyordum dik bir yokuştan, 
Çarptım, en sert ağaç gövdelerine 
Dağıldım... 


Ağır ağır süzülerek, 
Batıyordum en derine
Üstelik çırpınıyordum. 
Gördüm, kıskandım. 
Ne çok isterdim bir balık olmayı.
Baktım gökyüzüne güneşi göremedim 
Tüm bunları sen yaptın, 
Sana minnettarım... 
( Eski Şiir başlıklı yazı Fatih01 tarafından 25.09.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.