1
Görgüsüz bir yalnızlığın taş
duvarlarında,
İsyan benzeri yakarışımın nidalarına
denk düşen
Çakıl taşlarının ihbar ettiği ayak
izim…
Kundaklanan bir gölgeden ne fazlayım
Ne de eksik
Ya da çıkarsız bir düşten süzülen
hezeyanlarım…
Bir ırmak olabilirim
Bilinmeyen bir zamanın
Bilinmeyen bir mekânında
Yanlı bir düş’e düşüp de yolum
Sonlandırırım ikramlarını evrenin:
Ne bir satır başı
Ne de yoldan çıkmış bir fani.
Yetimliğime methiyeler yazarım
Oysaki bir arpa boyu yol alamadığımın
da ispatı
Her yeni gün ve düş kırıklığım.
Rabıtasında yüreğimin,
Kanatsız bir kuşa merhamet ederim:
Aksanında hiçliğimin
Maruzatlar sürerim
Dibi yanmış sürümünde ömrün
Belki yazılmamış güftesinde
Sürgün düştüğüm.
Mezarımdan dahi soyutlanırım yeri
geldi mi.
Cebinde bozuk liralar
Bir de teyakkuza geçmiş kelimelerin
Boşluğuna gelirim de…
Gelirim sadece ve boşa düşmüş bir
vatandaş
Kimliğime sığındığım
O boş vermişlikle
Göğe bir leke sürerim
Tıpkı adımdaki akı ve gülücüğü
çalanlara
Etmediğim sitemle
Varlığıma atıfta bulunduğum
Kör noktasında mutluluğun
Bir ceset seçerim kendime yoldaş
Bir de sözcükler yayarım etrafında
Dönendiğim İlahi Aşkın
En iç yakan hecesine mazlum yüreğimin.
Devşirmen bir gölgeyi de sahiplenirim
sebepsiz
Tıpkı sevmeyi becerdiğim
Tek kişilik ömrümde
Mührümü çalan o sır kâtibine
söylenirim
Sakilce devindiğim mabedimde
Körüklediğim düşlerime
Kılıf biçtiğim de değil hani
Kınındaki yaramla
Kılkuyruk pişmanlıklarıma
Sunumda iken doğa.
Doğabildiğim nasıl ki bir mülkiyet
Doğurmayı asla düşünmediğim bunca sefalet
Ve geniş yakalı ölümün
Dar acılı penceresinde
Süt liman bir ömrü dillendirip
Sonu gelmez mevsimin
Hazanı talan ettiği bunca rüzgârda
Gölgemle bile kavgalı
Bir lütuf adeta
İri kıyım düşlerimden damlayan
Bunca hezeyan
Kim bilir neyin uğruna?
Devasa bütçesinde acıların,
Menkıbesi olmayan bir şiirin
duvarlarına
Kazırım adımı ara sıra
Haykırdığım duyulmasa da
Ben beylik bir sunumla
Lav etmişken hayat sözleşmemi:
İkramı ya da ifratı çok da olmasa
gerek
Göğsümü gere gere yaşadığım
En umulmadık rivayet.
Bir varmışım bir yokmuşum;
Gözü tok bir fani
Elemin ayak sesini müteakip
Ölmeyi aşk bilmiş yine bir şiir
vakti.