yaşadığım memleketim ELBİSTAN da
ince uzun bir çarşı yolu vardı

sağ/ lı sol/ lu dükkanlar
sırt sırta vermişti duvarlar

bir tarafta kuyumcular
diğer farafta sarraflar

anlayacağınız bunlar
bir birinden yansıyanlar

göz göze selamlaşanlar
dükkan önünde şakalaşanlar

uzadıkça yol yukarıya
çehresi değişiyor
esnaflar çeşitleşiyor
dağınık görünseler de
çarşı; cami etrafında birleşiyor.

karşısın da kunduracı
arkasında nalbantcı
yanında demirci
diğerin de semerci

bir de vardı seyyar
yandan ama candan çarkçı

komşuydular iç içe çarşı da
keçecisiyle bakırcı
terzisiyle berberi

berber deyipte geçmeyin
traştan çok çekerdi dişleri

her derde deva şişeler de
kan temizleyen sülük/ leri

arslanlı çeşmenin yanın da
dondurmacı tatlıcı
karşıda tek ti kalaycı

sıra sıra manifaturacılar
eskiciler hurdacılar

her köşede bunulurdu
küçücük yerde çaycılar

yokluk içinde çokluğu yaşadık
hayata bu çarşıda başladık

varımız yoğumuz/du esnafımız
vardı birde dilek sinemamız
karşısınsa mercimek çorbacımız
hep bir arada tek sokakta
otururdu davulcumuz zurnacımız

tamamlardı çepeçevre bunları
dört duvar havlulu hanları

şimdi yerlerinde yeller esiyor
o sıcak köşeler buz kesiyor
hayat öylesine acımasız ki
zamanla hepsi kaybolup gidiyor.



( Elbistan Çarşısı başlıklı yazı YunusBildiren tarafından 12.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.