1
İllet bir rüzgârı resmedebilirim…
Işıltısında coşkunun
Azamet yüklü teninde bakir imlerin
Demlerim en densiz mizacı
Derlerim en büyük derdi içime
yerleştirip
Üslubuyla severim lakin…
Ben bir emir eriyim
Aşkın mızrabı kırık bir bıkkınlığı da
çalarken
Notasız aşkın şafağıyla
Dolunaya tutkun bir yıldız olma
özlemimi
Hiçe sayarım:
Kanadımda lav ettiğim aşkın aksanını
Taşırım en tepeye
Bilumum gölgenin fink attığı cüretle
Yalarım yüzünü yalnızlığın
Aymazlığın tarhına uzanıp
Kilimdeki tozu bile büyü bilerim.
Hayatın verdiği cesaretle
Soru babında bir imleç olmayı da
reddederim
Derin bir tevazu yerleşirken ruhuma
Kovarım matemi ansızın
Kapıldığım rüzgârın teninde cafcaflı
bir hüzne banarım
Issızlığımı
Soytarı imlerle gizlerken
Şehre yabancı gözlerle bakarım
Ve iç geçiririm usulca…
Afakında ömrün
Yarı zamanlı ölümlerin
Çetelesini tutarım
Baharın maşasına tutuklu
Aşkın asasına yenik düştüğüm
Özlemle
Seyreldiğim ufkun çatısına tüner
İçimin ebabil kuşları.
Hem hasreti büyütürüm
Hep kaderimi mimlerim kederle
Kesişen yolumda
İsyan etmeden Huda’ ya
Başım eğik gezmediğim her saniye için
Tutulurum aşkına rahmetin
İçime ç/ektiğim gizemi
Köhne bir lahit ile sonlandırırken
bunca afakı
Sır olurum serlerimi yutarım;
Söz olurum aşkın bam telinde.
Derin bir hüsran ile
Şevkine nail olurum imkânsızlığın
Çemkirdiği her ezgide
Kapıp koyuveririm içimdeki çocuğu
Yetimlerin dilince bir nazire
Öksüzlüğün çeperinde bir sol anahtarı
iken
İçimdeki kasanın açacağı
Yine solumda
Sola sola yaşamayı şiar edindiğim
Bu çiçek tarhında
Bir gül’den öte
Gülümsemeyi armağan eden hidayetin
dilinde.