İFTİRA (POLİSİYE) ( ruh suretlerinde
kalbimin yelkenleri Kitabından )
Bir kış gecesinde yürüyordu amaçsızca. İsli sokak
lambalarına yansıyordu gölgesi. Sanki her şeyi bırakıp gider gibi umutsuzca
atıyordu adımlarını. Kestane saçları yarıyordu sanki soğuk havayı. Bu bir gidiş
yoksa her şeyi terk ediş miydi? Geride bıraktığı zor geceyi düşünmüyordu sadece
gitmek uzaklaşmak vardı Perihan’ın aklında. Karlı hava ruhunu üşütüyor ,ayaz
çok şiddetli vuruyordu kırmızı paltosuna. Halbuki kar yağmasını severdi
çocukken ; o zamanda bu durmaz uyumaz şehre çok kar yağardı. Daha yataktan
kalkar kalkmaz pencereye koşar beyaz örtü ile bürünmüş şehri görünce heyecan
ile terliklerini giymeden bahçeye koşardı annesinin kızgın haykırışları eşliğinde…
Kapalı kepenklerin arasından yürüdü hiç durmamacasına her
şey çok donuk ve ruhsuz geliyordu artık. En sevdiği çiçekçinin önünden geçti.
Manolya kokardı baharda buram buram ama şimdi kepenk soğukluğu vardı. İçerideki
çiçeklerde ruhum gibi üşüyor mudur diye iç geçirdi. Her ayaz estiğinde
karbonmonoksit yüklü gece üstüne üstüne geliyordu. Çantasından tren saatlerini
gösteren kağıda baktı. Özgürlüğe yürümeliydi usulca…
Aslında her şey güzel başlamıştı. Üniversiteyi bitirdiği
yıl hemen işe başlamış ve yoğun iş temposuna alışmıştı. Şirketinde üç yılın ardından yükselmiş
departman şefi olmuştu. Zaten tarz olarak sakin yapısı ve güler yüzlüyle
herkesin sevgisini kazanmıştı. En dayanamadığı şey haksızlıktı. Kimseyi ezmez
adalet için daima çabalardı Fakat bu iyi tavırlarını çekemeyen ruhlar hep
arkasından planlar kurardı.Bunların başında personel şefi Aysel
vardı.Gözlerinde fettan bakışı kalbi kötülükle dolu bir kadındı.Kimseyi çekemez
bilmediği konularda üste çıkmak için hep kavga eder üslupta konuşurdu.Departman
şefi olduğundan beri hedefinde Perihan vardı. Her projede illa bir sebeple
sorun çıkarmaya çalışırdı. Perihan için harika bir hafta geçmişti.Tüm proje
taslakları müşteriler için hazırdı.Akşam da bunu dostları ile kutlamalıyım diye
iç geçirdi.Saatine baktı mesai saatinin bitmesine az kalmıştı.Çantasını topladı
süslü kalemlerini renk renk masasına boy sırası ile dizmek en büyük
hobilerinden biriydi.Tam her şeyini toplamışken masa telefonu çaldı.Tam da
zamanında diye geçirdi içinden. Ahizeyi kaldırdığında yine o soğuk sesi ile
Aysel telefonun ucundan gelmesi gerektiğini söylüyordu. Yine emir verir vari
konuşmasıyla Perihan’ın yüzünü düşürmeyi başarmıştı. Mobil telefonu eline
alarak odadan çıktı. Onu böyle gerilmiş gören çalışma arkadaşları kiminle konuştuğunu
şıp diye anlamıştı. Odanın kapısını kibarca tıklattığında içeriden buz gibi bir
‘’geel’’ sesi ortalığı daha da gerdi. Aysel kafasını bile kaldırmadan deftere
bir şeyler yazdı. Tek amacı Perihan’ı sinir etmekti ve söze girdi.’’Perihan
hanım genel müdür aradı. Bu akşam fazla mesai yapıp kasa dosyalarını gözden
geçirmenizi istedi. Bu kasa anahtarlarını da size vermemi istedi gerekli evrak
ve dosyaları kasadan alırsınız.’’ Perihan fazla mesai için kızsa da belli
etmedi ‘’tamam ‘’ deyip anahtarları aldı. Fakat bir anahtarın eksik olduğunu
fark edemeyecek kadar yorgundu.
Dolunay geceyi aydınlatmaya başlarken bu idealist kadın
raporlara gömülmüş çalışıyordu. Bir ara aklından geçirdi Normalde bu kasa rapor
dosyalarını üç kişi yapardı. Fakat bu gece yalnızdı bir şeyler dönüyordu
sanki...
Saat gece yarısını vurduğunda işini bitirdi ve ön büro
ışıklarını kapattı. Çantasını sırtına atıp tam çıkacakken telefonunu masasında
unuttuğunu fark etti.’’İyice bunadım’’ diye iç geçirdi ve ışıkları açmadan
odasına doğru yürüdü. Odasına girdiğinde ön kapıdan tıkırtılar gelmeye başladı.
Sanki kapı açılıyor, anahtar şıkırtıları geliyordu. Önce şaşa kaldı Perihan
çünkü içeriden gelen topuk sesi ve sert, kaba konuşma tarzını tanıyordu.
Aysel’in burada ne işi var diye düşünürken, kapının dışında kötü kadın
yanındaki adama bir şeyler fısıldıyordu. Kulak kabarttı anlam veremiyordu. Ama
içinde kötü bir his vardı. Kulağını kapıya dayadı ve nefesini tuttu. Bu olayı
çözmeliydi Aysel adama; ‘’anahtarı
almasını ve kasadan bir miktar para eksiltmesini kendinin de kamera kayıtlarını
sileceğini’’ söyledi.Perihan duyduklarına inanamadı. ‘’paraları kasadan
eksiltip ona iftira atacaklar belki de ona hırsız damgası vurup polisi
arayacaklardı.’’ Önce paniğe kapıldı. Bir şeyler yapması lazımdı. Lise arkadaşı
yaman bir komiserdi onu araması gerekiyordu. Ama arayamazdı ses yapmamalı bu
oyunu bozmalıydı. Telefondan mesaj gönderecek olayı kısaca anlatacaktı ve
bekleyecekti. Mesajı heyecanla yolladı ileti raporu geldiğini gördüğünde içi
ferahladı cevap gelir mi diye düşünmeden yine kulağını kirişe dayadı.
El fenerinin ışık süzmeleri kapalı jaluzinin aralarından
yansıyor adeta bir korku filmi sekansını andırıyordu. Aysel yanındaki adama ‘’
hadi çabuk ol ‘’ diye bağırıyor acele etmesini söylüyordu. Siyah kıyafetler
içinde iri kıyım adam siyah bir poşet ile içeri girdi. ‘’Tamam’’ diye
sayıklıyordu. Perihan tüm cesaretini toplayarak gri jaluziyi tek gözü görecek
şekilde araladı. Gidiyorlardı mesajı gitmemiş miydi yoksa ? Kapıyı kapatıp
merdivenlerden iniş tıkırtıları duyulduğunda Perihan yerinden fırladı. Ne
olursa olsun onlarla yüzleşecekti. Kestane rengi saçları terden sırılsıklam
olmuştu. Merdivenlerden hızla indi ses duyamıyordu. Kaçırmış mıydı yoksa
,suçsuzluğunu nasıl ispat edecekti ? Son kata ulaştığında kapıyı aralık buldu.
Ne olursa olsun dışarı çıkacaktı. Artık korkmuyordu ama garip hiç ses yoktu
sadece garip bir hışırtı sesi ! Kapıyı açtığında bir an dona kaldı. Komiser
arkadaşı Hakan Aysel ve iri kıyıma kelepçe takmış yere yatırmış poşetteki paraları
çıkartıyordu. Perihan’ı perişan halde eşikte görünce gülümseyerek ‘’bitti ‘’
dedi. O anda polis ekipleri de olay yerine gelerek iki tutukluyu aldı. Perihan
sevinçle Hakan’a sarılarak ‘’biraz yalnız yürümek istediğini’’ söyledi. Tek
isteği bu zor şehirden aslında gitmekti…
12.08.2015
Yapımcı -sunucu Alihan