İZMİR'İN KEDİLERİ 
Bayram tatilinde çoktandır görmediğim Canım Annemi ve Ailemi görmek için İzmir'e gittim.
Bazılarınız kızacak belki ama oldum olası İzmir'i bir türlü sevemedim.
Bunda uzun yıllar İstanbul'da yaşamanın etkisi olduğunu inkar edemem.
İzmir bana doğası hariç kasaba gibi geliyor, 50 yıldır değişen hiçbir şey yok: aynı Kordon, aynı sahil...
Hakkını yemeyelim; ufak tefek değişiklikler var elbette ama yeterli değil.
İzmir bir Avrupa kenti ve çok güzel şeyleri hak ediyor.
Peki neden yapılamıyor?
Ben bilmem buna İzmirliler cevap versin.
Çoğunuz biliyorsunuz; İzmir gecekondularıyla ünlü bir şehir.
Sakın yanlış anlamayın küçümsemiyorum ama dedim ya burası bir Avrupa kenti, modern bir şehir; yakışmıyor!
Bir keresinde Güzelyalı sahilinde yürürken ortalığa çiçek diken Belediye çalışanlarını görünce o tarafa baktım gayri ihtiyari.
O anda kaldımdaki minik çukura takıldı ayağım ve hop diye yere kapaklandım.
Yoldan geçenler bana bakıp gülümsediler
Ben daha farklı bir davranış bekliyordum:  en azından kaldırımı düzeltmenin, çiçek dikmekten daha önemli olduğunu yerel yönetimlerine hatırlatmaları gerekir.
Bayramda çöp kokusundan burnunun direği kırıldı yemin ederim.
Yahu zaten hava sıcak, insanlar kestikleri kurbanlarının artıklarını çöpe atmış!
Ne olsun ortalık leş kokuyordu, leş!
Şimdi gelelim asıl konuya; İzmirliler sokak hayvanları konusunda her ilden daha duyarlılar, olması gereken bu zaten amaaa...
E ve kardeşim kedi, köpekten geçilmiyor ortalık.
Sabah kapıyı bir açtım tam 17 kedi kapının önünde!
Acıkmış hayvancıklar, susamışlar.
İçlerinde bazılarının karnı şişmiş bugün yarın doğuracaklar.
Yine özellikle köpeklerden korkan kişiler sokağa çıkamıyor, ortalık başıboş köpek dolu.
"Onlar birşey yapmaz, korkma!" demek yetmiyor. Ben bile bazen kestirme yol dururken sırf onlara bulaşmamak için çalıyı dolaşıyorum.
Şimdi; bütün bunlar sorun da bunun çözümü kimin elinde? 
Yani sokak hayvanlarının böyle ulu orta ortalıkta dolaşmalarını ve insanlara az ya da çok zarar vermelerini kim engelleyecek?
Tabii ki Belediyeler.
Sığınak, barınak yapmak, bunları aşılamak, gerekirse kısırlaştırmak! 
Başka yerlerde de bu tür şeyler yaşanıyor.
Sizler de lütfen görevini yapmayan Belediyelerinizi uyarın.
Ben İzmir'in kedilerini seviyorum ama bu kadar kediyi sevecek kadar ne Halim ne zamanım var.
Ha unutmadan!
Canım Annem, Tontişim 93 yaşında ve  iyice yaşlandı.
Gözleri pek fazla görmüyor, kulakları da eskisi gibi duymuyor artık ve konuşmakta da zorlanıyor. Yine de hepinize selam söyledi, gözlerinizden öpüyor.

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
( İzmirin Kedileri başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 29.08.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.