“Ne
söyleyip ağlasın ölen biz olmayınca”
Cenazeler
gezerken yâd yasında tanıdım
“Külek
ambar içi boş ne etsin dolmayınca”
Bulgur
pirinç yok iken toz aşında tanıdım.
Geldi
gelecek deyip yerde olta atarak
Konu
komşu herkese biraz caka satarak
Kızgınlığın
zevkinden dostlarıma çatarak
Bir
misafir beklerken yol taşında tanıdım.
Hayal
rüya benzeri fikrimde neler sardım
İntihar
düşünmeden o uçuruma vardım
Yaşamayı
sevince korkunçtu önüm ardım
Kayalık
bir mevkide yar başında tanıdım.
Karın
soğukluğunda giymedim kazak aba
Mahalle
ve köylümle aynı davrandı baba
Yaşlanınca
anladım kendim içinmiş çaba
Hiddetten
inip kalkan el kaşında tanıdım.
Hayat
sanki karanlık görünmez kuyu dibi
Meydanda
harp kazanan kürekli emmi bibi
Bir
hemzemin geçitte tam tren çarpmış gibi
Merhametsiz
kavgayı dört yaşında tanıdım.
15.01.2020
Ahmet
Çelik