Yedi tepe-i şehrin, sessizliğe bürünmüş.
Böyle matem gördün mü anlat bana İstanbul?
Baharı karşılarken, yalnız kuşlar görünmüş.
Sessizliğin sesini dinletsene İstanbul.

Sur içinde kalan her tepen hayalet gibi.
Bir hüznün ahvaline varan delalet gibi.
Başımızda ki şu dert kızıl kıyamet gibi.
Bu kadar öfkeliysen, kopartsana İstanbul.

Nerde kapalı çarşın, nerede Mahmut Paşan?
Nerede o insanlar seller olup da taşan?
Nerede azığını martılarla bölüşen.
Bir asrın türküsünü söyletsene İstanbul.

Analar gözü yaşlı, asker bekler kışladan.
Kimsenin yolu geçmez, Beyoğlun'dan şişliden.
İntikam mı alırsın, hey can gözü yaşlıdan?
Seni kırıp dökenler hasret sana İstanbul.

Gülhane Parkındayım, bir ceviz ağacında.
Gözlerim dolu dolu Nazım'ım yamacında.
Ama bu defa hem yar, hem de polis farkında.
Şiirler semah edip, döndü düne İstanbul.

Sultan Ahmet, Laleli, hani canım Beyazıt?
Hani Çemberlitaş'ta okuduğum o yazıt?
Sessizliğe sattın mı, hepsini haraç mezat.
Yine şu kulağımı çınlatsana İstanbul.

Camilerde bir sessiz, seda Mimar Sinan'dan
Eminönü, Sirkeci ağıt yakar bir yandan.
Bir çığlık yükseliyor, Yedikule Zindandan.
Tarihimi, Ced'dimi anlatsana İstanbul.

İstersen hayallerde, kucaklayıp sar bizi.
Kanlıca'da bir yoğurt yemiş gibi kur bizi.
Kalamış, Fenerbahçe, Moda'larda gör bizi.
Sarhoş et gönlümüzü döne döne İstanbul.

Umutları yaşatan madem şu fani can ki,
Ey İstanbul dinle bak, Emirgandayız sanki!
Sariyer, Tarabya'da olmuşuz senle kanki.
İçimde ki acıyı, yuna yuna İstanbul.

Yoksul gece kondular için için yanar mı?
Yıkılan harabeler, mazisini anar mı?
İnsanın yüreciği böylesine yanar mı?
Rant peşinde koşanlar yaksın kına İstanbul.

Bir semtten, bir semtine nice yollar aşılmış.
Adım adım gidilip hedefe ulaşılmış.
Ortaköy, Beşiktaş'ta çarşı pazar boşalmış.
Dolup taşar mı bilmem yollar yine İstanbul?

Kadıköy'den bir vapur, Karaköy'e seyreder.
Saraçhane yolunda, yaşanıyor bir keder.
Vefa'da bozacılar, müşteriler nerde der.
Yetti bu hal ve gidiş, yetti cana İstanbul.

Ey güzel Vatan'ımın medarı iftiharı.
Anadolu kavağı, o Rumeli hisarı.
Sahillerin kıyısı ağlıyor zarı zarı.
Ağlıyor yedi köşen kana kana İstanbul?

Boğazın güzelliği, o ki eşsiz manzara.
Şu illet bizi eğer götürmezse mezara.
Umutları çevirdik bir daha ki pazara.
Yürekler bütünleşti aynı yöne İstanbul.

Özlemler biriktirdik, bu can şehir turuna.
Nereden buldu bizi bu musibet korona.
Şimdi hatıran kaldı anlatmaya toruna.
Hakkımız helal olsun bizden yana İstanbul.

Kul Fikret her yakana, güller döksün İstanbul.
Rayihan şu Cihana sinsin koksun İstanbul.
Umut bahar ayında dolup aksın İstanbul.
Adını doğan güne yazacağım İstanbul.

Mehmet Fikret ÜNALAN
12 Nisan 2020 Saat 13.10
Karantina günleri
Güzelçamlı/Kuşadası
( Bir Sessiz İstanbul başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 13.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.