Gün sıradan bir gün
Ve
Nisan yağmurları başladı…
Şimşeğin elçiliğine soyunan elektrik
Zalimlerden örnek alan Koronavirüs
Çıplak tene dokunursa sunuyor altın tepside ölüm müjdesi…
Paranoya tecrübelerinden panik atak hevesi
Geceyarısına nokta koyarken külkedisi
Güzel adına ne varsa dünyada oldu kritik
Yayılır uzaya çözümsüz korku salan hıçkırık sesleri!
Bakmışız yenidoğan bebeğin elinde asası
Sarmış orman yangını Çernobilde radyasyon belası
Yayılıyor her tarafta dayanılmaz kokular durmadan yemekten helası
Güneşin elçiliğine soyunmuş ay kıt ışığıyla eder alay
Çıldırmış insanlar gelen dehşet sesle çekerler rastgele halay
Fikrin türeviyle doğmuş canavar suda patlar kalay
Okumaya yoktur imam duyulmaz artık ölenin selası…
Cami nerede
Kabe nerede
Minarelerde sessizlik…
Balkonda oturmaktan mı yoksa güneş çarpar
Başımda ki ağrı durmadan artar
Bu ne tevafuktur ki her an diğerine benzer
Yaşam ne zaman normale döner sorusu beynimdeki tekrarıyla
Tavada kızgın yağın ateşiyle kızaran patates gibi beni durmadan çırpar!
Mısır tarlalarından gelen hışırtı bozar sessizliği
Aç kalmış insanlar yaparlar alış veriş densizliği
Mutfaklara girer ahçılar
Sofraya ne konsa yedirir acılar
Yine mi enfeksiyon haberi mi açılsa kapılar
Geçiyor zaman lakin devam ediyor alışık olmadığımızın belirsizliği…
İnsanlar uzanmış yatağa
Bu rüya olsa gerek diye mırıldanır baka baka ömründen açılan yeni çatlağa
Lakin ölüm meleğidir haberi getiren
Ne zamam bize sıra gelecek diye eriten
Artık yüzüne bakacak kimse de yok dağıtsalar da adağa…
Bu atom bombası değil ikinci dünya savaşını bitiren
Bu Koronavirüs gün geçtikçe insanların umudunu yitiren!
Saffet Kuramaz