1
Ölümü diken ellerinde sağanağın,
kuytulara sığınan bir vaveyla tadında makberin ve ötenazi yapan iklimin de
matemi…
Şimdi düş geçitlerinde hizaya geliyor
gerçekler ve dokunaklı dolunay asla taviz vermiyor ışığından.
Kimi zaman unutkan bir yaygara
İçine gizlenen her halede unutulan
bir sure tadında mı?
Olmalıydı vazgeçişlerim, dercesine
Tünediğim şu miski amberde
Tutuşan yüreğim
Kim bilir hangi iklimin devingen
sureti?
Bir bulutsam farzı mahal
Unutulduğuma tek tanık mı kader?
İçimde sökün eden binlerce farazi
nota
Köklerimle bağlıyım madem hem
atalarıma
Aşkın mukozasında mı saklı illa ki o
çatlak?
Rüştümü her ispat ettiğimde
Fermanımın altında saklı soğuk imzam:
Çünkü soğuk bedenim ve ellerim
Soğuk aşkın son kurbanı
Sıcak bir meltem olsam da zamanlardan
hangi
Zamansa çalıntı makberime şart
koştuğum
Sefil mabedim ve izafi gölgemle
Sökün ettiğim her mimimde saklı
feryadım
Konuşmadan da acımı yansıttığım
Sözcüklerimi de sanmasın kimseler ne
ayıp ne kayıp.
Lanetin izi düştüyse bilinmeze
Bilinmedik ne mi kaldı, azizim?
Lal alfabem
Laternası ömrün
Kazıdıkça mezarı
İsyan eden nice iskelet
Şemsin hatırına mı sevmiştim ben aşkı
ve özlemi?
Kollarımda soğuk gölgeler
Döktüğüm alın teri
Solgun olmaksa lütfu Rabbimin.
Yeniden açmakla iştigal bir çiçeğin
ötesinde
Açacak da gün yüzlü şiirler
Sevginin uğruna sapmadığım yolumda
Ket vurulmak ne ki ölümün ötesinde?