Kudursan da dönmem sana
Vazgeçtim
Pişman ettin sevdiğime, ölüm pahasına
Bilemezdim böylesine süründüreceğini onurunu, sinsice
Hazır değildim;
Ciğerimi katran, soluğumu metan
Nazarımı, morg ehline döndüren zevklerine, delice
Ve dahasına..
Vazgeçtim artık;
Parmaklarımı kamaştıran parlak örtünden,
Kutunu açınca oranı buranı göstermelerinden, şehvetle..
Sarındığın örtünün altında tazelenip havalanmasından,
Ovalandıkça avuçlarımda bedeninin.
Bütün sinir uçlarımla derin bir nefes çektiğimde halvetle
Başımı döndüren kokundan,
Ve çılgınca bir zevki tutuşturan kızıllığından
Dudağımdan uzak en uç noktanın, ayrılmaktayken dokundan.
Vazgeçtim
Bütün bedeninden,
Türlü lezzet duraklarından süzülüp içime çektiğim
Her türlü ecza emmiş sersemletici tütsüne,
Bir sağa, bir sola yuvarlanmalarına
Gündüz düşleri kurarken, dişlerimin arasında,
Ve özüne doymuş soluğumun göklere kanatlanmasına
Genzimi yakarak koşuşturan;
Veda artık,
Vazgeçtim..
Seni kül eden,
Seni de beni de bitirdi
Göremediğim gizli yüzün,
Bu ömürsüz aşkın sonunu da getirdi
Sen, bana verdiklerinden
Ben, senden aldıklarımdan bıktık
Ben bedelini ödediğim nazlar aldım
Sen satın alınmış hazlar sundun
Parayı her bastırana
Şimdi,
Bir kül tablasının kenarına bıraktığım,
Ve artık sadece tiksintiyle baktığım
Buruşturulmuş, kullanılmış, soğurulmuş
Ayakkabı burnunda yüzü parçalanmış izmaritsin
Ancak sokak çocuklarının avurtlarını çökertebilirsin
Bu aciz halinle, içine sürüklendiğin
Onca sevişmemizden sonra
Kül tablasını ziftlemen
Acizliğin,
Hırsla yoğurulmuş.
Artık seni sevemem,
Vazgeçtim
Çünkü;
Öksürtüyorsun...