Sessizce yalın ayak gidişine inat
Karanlığın saltanatında
Ölü doğmuş şiirlerin çığlığında
sakladım seni
Arkasını dönerdi mürekkep yüklü
gölgeler
Soluk vermezdi ayağına batırdığım
divit ucu
Hece siz kafiyesiz yazardım defin ruhsatını
Kefensiz gömerdim dörtlükleri
Çınarlı mezarlığa
Yufka yürekli bulutlar ağlardı
Sırtına aldığı meçhul sevdanın ruhunun
ardından
Arkadan kelepçe vururdu gece
bekçileri
Gururla çakan şimşeklere
Hüzün bulaşan damlalar yere
düşerken
Kıvrım kıvrım zincire vurulmuş
nehirler akardı
Tutsak denizlere
Özgürce yüzerdi karanlıkta hasretin
Bir gün Kürek çeken ışıklarla
Sandala binip gelince güneş
Gecenin siyahı kırbaçlamaz oldu
Gökkuşağı bulaşmış aydınlığı
Yedi renkli bir ikindi vakti
Doğum gününde
Dile geldi salamura umutlar
Mezarlıktaki çınarın tuzlu ana
rahminden
Kırmızı solungaçlı ilk şiirim
doğdu
Filizlendi cılız cılız mısralar
Ulu bir sevda şiirinde yüzer oldu kıtalar