Gecenin sık kasnağında eledim

Renkli geleceği

İçime döküldü kara yalnızlıklar

 

Tel örgülerin arkasında

 Hasret giydirdi üzerime

 

Çırılçıplak sevdamın

Şefkatli gardiyanı

 

Alnımdan öpüp

Bir elime gam öbür elime acı verdi

 

Kader mahkumlarını dinlemekten

Taş duvarların gözleri hala nemliydi

 

Serçe kuşlarıyla beraber üşüdüm

Demir çerçeveli camların arkasında

 

Dışımdaki ayaz içime vurdu

Patlamadı neştersiz revirde

Yüreğimin çıbanı

 

Avludan ipsiz mavi göklere çıkan

Onuru kırık uçurtmamın kuyruğunu

Alçıya aldırdım

 

Her Çarşamba daha çok ağlardım

Çamaşır suyu kullanmadan yıkadığım suçlarını

Ranzamın demirlerine sererken

 

Gölgede kurudu hep

Solmadı arkanı dönüp gidişin

 

Sen benden gidince nem kaldı gülüm

Yoksul sevdamdan başka

 

Volta attırmayan topuğumdaki dikenin emanet

Birde yüreğime durmadan batan dikenin kaldı

 

Yıllardır dört duvar arasında tutsak orucum

Kokunu yufka ekmeğe katık ettiğim

İftarım kaldı

 

Gidişinle infaz ettiğin

Müebbet hasretim kaldı

 

Birde üşüyen serçenin yüreğine sığınan

Coplanmış umudum kaldı


( Coplanmış Umudum Kaldı başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 13.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.