s
or
mak
neden
gelmez
aklımıza
aşk sarayı
nasıl bir yer
madeni dünya
içinde sıkışmış
saklı düşlerimiz
ne zaman coşacak
bir gülüşün eşiğine
gümüşümsü bir gülüşle
ne zaman gelip oturacak
yaz kış kıyılarında sebepsiz
sıkıntılarını ne zaman atacak
çivit mavisi denizin dipsiz rengi
gökyüzünün burçları kadar çekici
renkli fotoğraflar gibi insan ömürü
taşları sıkı sıkı dokunmuş bir kumaş
uzaklara kaçan hayallerimi
arıyorum
sana bir daha nasıl döneceğim ne tarafa
koşsam demirden ağır acılara mahkumum
bu kaçıncı sabah bulutları mavi bir hayalde
peşi sıra sık sık bölünen uykularım bir
yıkık
şehir gibi hiçbir gölgenin düşmediği bu bozkır
tabloda bir mezar taşı, senin hayalin bahar
rengi
saklambaç oyunu kaderim benimle oynayan dünya
aşk sevincimi almasın yeter ki ,gönül
ateşim bir rüya
olup geçmesin beni kandırmasın yağış bulutları
ve şehir
ışığın vurduğu deniz ol ıslak saçların olsun
martılar uçsun
gün insin suya,mehtap doğar yakamozlar
açsın saçlarında
bir kalbe girmek ne güzelmiş kovdum
yalnızlığımı bir günde
kalbini görüyorum ne yana dönsem şehrin
bu sessiz akşamda
bütün martıları peşime taktım çığlık
çığlık gökyüzü ve mavi suda
güneşten zengin sıcaklığın hayat bulur
yüreğimde nabzım da durur
öpüşen iki güvercin gibiyizdir saatlerin
dilsizliği içinde biz kaybolduk
ıslak bir yaz akşamı yalnızlıklarımızın
inadına sürgün gitmeyeceğiz söz
içimizde hiç susmayan aşk coşkusunu ,çocuk
gözlerimizi güneşe sereceğiz
ve bütün kederlerimizin pasını silen boğazın
maviliği tepeleri erguvanlı renkli
şehrin her yerinde örgülerine vurulmuş deniz ,
o ipeksi gülüşlü gamzelerinde açar…
Mustafa kaya
20.10.2020 / Üsküdar