Ben hasreti öldürmek için
Kendinden vazgeçen kötürüm bir gündüz
Sen gırtlağına kadar karanlık dolu bir gecesin
Başının içindeki damarlara tünemiş
Astarsız bir güvensizlik duygusu
Üç kere duyuldu baykuşun gizli haykırığı
Korkudan saman yoluna sığındı sevdanın çığlığı
Öylesine küstüm öylesine dargınım ki sana
Ama
Kopsun artık bu ayrılığın kıyameti dedim
Sıktım kurşunu hasretin alnının çatına
Üzerimdeki kör topal ışıkları
Doldurdum bir kese kâğıdına
Götürüp pay ettim ateş böceklerine
Düğün dernek kuruldu
Abdal davulcunun tokmağı bestelerin kafasında
Zurnacının nefesi titreyen türkülerin ensesinde
Bir şimşek makasıyla kestiğin kumaşından
Provasız dikmiş keder
Dar olan takım elbisemi
Yakasında ödünç verdiğin yıldızdan bir rozet
Gökyüzündeki salonda
Siyah damatlık içinde hiç görünmeyen ben
Yanımda
Ateş böceklerinden ördüğüm gelinliğinle sen
Gırtlağıma kadar karanlık oldum bu sefer ben
Sapasağlam ışıldayan nazlı bir gündüz oluverdin sen
Görüşmek üzere
Her sabaha doğru ve her akşamüstü
Alaca karanlıkta ayaküstü