1
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Seni sevmemek, sana sırılsıklam meftun olmamak, vallahi akla ziyandır.
Seni anlamak ve seni sende yaşamak, unutulmayan en güzel andır.
Senden ayrı gurbet ellerinde yaşamak ise, zül olur seni sevenlere,
Zül olmak, kalemlerin henüz yazamadığı, tarifi olmayan en manidar firaktır
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Mardin kapısından Hevsel bahçelerini temaşa etmek, benim için en büyük
ayrıcalıktır.
Kırklar dağının düzünde, tavşankanı ikindi çaylarını içmek, dertlerimi
unutmaktır.
Eşi benzeri olmayan güzelliklerini, tefekkür etmek ise,
Kitaplarda henüz yazılmayan, neşe ve sevinç dolu mutlulukları, yaşamaktır.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Seyyahlar, seni yaza yaza bitirememişler, zira sen peygamber
efendimizin duasına mazhar olmuşsun.
Sen, sevmeyi bilen gönüllerde, sönmek bilmeyen, ve yandıkça yanan harsın.
Tarihe mal olmuş aşk ve sevdalar gibisin,
Ve sen, gönüllerden asla ve asla çıkmayan, ve sevildikçe sevilen en cilveli yarsın.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, sekiz peygamberi ve yirmi yedi sahabeyi, bağrında metfun eden, çok
güzide bir şehirsin.
Sen, toprakları bereket simgesi, seksen bir şehrimizin en güzelisin.
Seni yazmak, seni anlatmak, bence en zor şey olsa gerek,
Ve sen tarihe mal olmuş seyyahların, özene, bezene yazdığı, fikri güzel, gönlü güzellerin merkezisin.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, bazen boz bulanık, bazen de berrak akan, Dicle
nehrinin ev sahibisin.
Sen, iyilerin en iyisi, güzellerin en güzeli, ve azizlerin en azizisin.
Sende yaşanmış aşk ve sevdalar, aşk ve şevkle anlatılır dervişlerin, abidlerin meclisinde,
Ve sen, sana nankörlük etmeyen, vefalı insanları, Muhammedi gül misali, bağrında gizleyensin.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Seni yazmak, seni anlatmak, öylesine hoşuma gidiyor ki, bunu izah
edemem.
Bir elime ayı, bir elime de güneşi koysalar, seni asla ve kata-a
veremem.
Sen, benim yalancı cennetimsin,
Ve sen, benim sevmeye doyamadığım, en büyük aşkım ve başkasını
sevemeyişimsin.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sende doğmak, sende yaşamak ve sende ölmek, büyük bir ayrıcalıktır
bence.
Senin güzellerine sevdalanmak, yakışır benim ben diyen her gence.
Kana kana suyunu içmek, derinden havanı alıp, vermek, değer dünya
malına,
Ve seni seven her insan cennetlik olur, işin kolayına kaçmadan canı gönülden
sevince.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, kesinlikle ve kesinlikle uğruna ölünecek yar gibi sevilirsin!
Sen, güllerin şahı Muhammedi gülü gibi koklanır ve gönül vasosuna
konulursun!
Yazın sıpsıcak gecelerinde, yıldızları seyrederek damlarda uyumak,
uykuların en güzelidir,
Ve sen, seni sevenlerin, sana meftun olanların, ve seni tanıyanların
yaralarına, aşk ve şevkle merhem olursun!
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sende esen meltemler, üç günlük yorgunluğu bir anda alır götürür bedenden.
Hiçbir zarar gelmez, seni canı gönülden sevenlerden.
Sende yaşanan sevdalar, kesik uçlu kalemlerle çok mahirce yazılmalı,
Ve sen nesilden nesile, kuşaktan kuşağa anlatılacaksın bal dökülen
dillerden.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen, sevmeyi bilenlerin medarı iftiharı, alnı açık, başı dik
yürüyüşlerisin.
Sen, insanı kendine âşık eden gamzeli yanakların gülüşlerisin.
Sen, uğrunda şehadet şerbetini içmiş şehitlerin, bağrında yatışlarısın.
Ve sen, sevda sürmesi çekilmiş gözlerin, bir güzele sevdalanışısın.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Seni sevmek, sana meftun olmak, bana göre cennet kapılarının
miftahıdır.
İşin kolayına kaçmadan seninle hemhal olmak, aşk pazarının en hayırlı
siftahıdır.
Sana vefasızlık edenlerin, sana kalleşlik edenlerin akibetleri ise,
Bedenini için için, günbegün eriten, dayanılmaz en ağır vebal ile
ahıdır.
Ey Diyarbekir Diyarbekir!
Sen konulu türkülerinle, beşiğim sallanırken, en şirin uykulara
dalışımlarımsın.
Sen firaklarında, en manidar visal umutlarıyla dolup dolup boşalışımlarımsın.
Sana zerre-i miskal kadar kemlik dokunmasın diye,
Ve sen her şeye kadir olan, şanı yüce Allah'a canı gönülden yalvarıp yakarışlarımsın.
07-08/Aralık/2020