YEŞİL GÖZLÜM
Yeşil gözlerine
vurulduğum yâr,
Hatırlıyor musun?
Ben, umutlarımı, hayâllerimi,
Hâtırâlarımı, hasretlerimi,
Doldurmuş
yüreğime,
Mektuplarını,
resimlerini koymuş valizime,
Hâzan
rüzgârlarıyla savrulurken uzaklara,
Yeşil gözlerinde, kara
kara hüzün bulutları,
“Çok bekletme” der
gibi bakıyordun .
Otobüs bedenimi
götürürken gurbete,
Ruhum, aklım,
yüreğim.
Ve gözlerim sende
kalmıştı.
Sonradan duydum ki…
Ben, okul
sıralarına kazırken ismini,
Sen de unutup verdiğin
sözleri,
Bir serseriyle üç-beş
gün gönül eylemiş,
Beni hatırlayınca
da pişman olup,
Yüreğini çaldığın
adamdan özür dilemişsin.
Kabul etmemiş
özrünü, zorla kaçırmış seni,
Hayâlindeki o
beyaz gelinliği giymeden,
Ellerine kına
yakıp düğün etmeden
Karalar bağlayıp,
ağlaya ağlaya elin olmuş,
Kendin edip,
kendin bulmuşsun.
Çocuğunuz olmamış,
Boş kalmış
kucağın.
Bir evlatlık
almışsın,
O da terk edip
gitmiş seni,
Viraneye dönmüş
evin, ocağın.
Saçlarına beyazlar
düşmüş,
Gülen gözlerinin
ışığı sönmüş,
Acılar, silinmez
çizgiler bırakmış,
Gül pembesi
yüzünde.
Ey Yeşil gözlüm
sen !
Sen gideli benden,
Kaç mevsim geçti,
Kaç bebek doğdu
Kaç mezar kazıldı
yüreğimde?
Hiç özleyip aradın
mı,
Sordun mu arkanda bıraktığın,
Gece karası
saçlarını beyazlattığın,
Bu adam ne
hâldedir, diye?
Hasretinle kaç
bahar hazana döndü sensiz,
Yandım, kavruldum,.
Yine de dönmedin,
Dönemedin gittiğin
yerden.
Ey Yeşil gözlüm
sen !
Sen gideli benden,
Kaç sonbahar geçti
?
Ogünden beri,
Yağacak bir bulut
gibi,
Islak ve dolu
gözlerim.
Ağlasam,
Kirpiklerimden
damlayacaksın.
Mühürlesem
dudaklarımı, sussam,
Yüreğimde müebbet
kalacaksın.
İşte böyle
sevgili,
Ne geri
gidebiliyorum,
Ne de ileri,
Kaldım arafta.
Bitmedi esaretim
yeşil gözlerinde,
Tahliyesini
istemeyen,
Garip bir
tutsağım,
Gardiyanına
sevdalanmış,
Kalmışım,
Yanmışım.
Yeşil gözlüm
yanmışım.
aslanyılmaz#sürgünadam#