Buyurun kalem ehli, toplanalım şiire,
Açtım bak sözlüğümü, yüreği yeten
gelsin.
Edepten uz gitmeden, hepimiz bir
şuura,
Ahlakın mayasına, gönlünü katan
gelsin.. .
Er meydanıdır dünya, kaçmasın yazdım
diyen,
Ölmeden mezarımı, elimle kazdım
diyen,
Bir helallik alsınlar, kulları üzdüm
diyen,
Canlı canlı mezara, bedeni yatan
gelsin…
Şaşırır insanoğlu, kıvranır hecesi
yok,
İnsanlığı yitiren, yalnızdır ecesi
yok,
Öyle her an uykusuz, gündüzü gecesi
yok,
Elleri çala kalem, şiire iten gelsin…
Kimi var uzaklarda, gelemez çağırsak
da,
Kimi var sessiz sessiz, duymuyor
bağırsak da,
Sözleri sorarsanız, görünmez şaşırsak
da,
Güllere bülbül olup, gamını atan
gelsin…
Vakit yine hüzünlü, efkara dem vurmakta,
Nefesim her dem kayıp, acep ne iş
örmekte,
Sözcüklerim daha toy, ne oluyor
sormakta,
Hasreti yüreğinde, kor gibi tüten
gelsin…
Mecalimiz var mıdır, kaldı mı
bilmiyorum,
Mazlumlara sormadan, gözümü silmiyorum,
Ardımdan konuşurlar, üstüme almıyorum,
Kolaysa horoz gibi, her sabah öten gelsin…
Soğuk geçti bu sene, İstanbul’a yağdı
kar,
Üşüse de ellerim, sokakta karla
oynar,
Yaşlılar çıkamaz ya, sadece camdan
bakar,
İçinden geçenleri, şuurla tutan
gelsin…
Adem Efiloğlu
Not: İmece g(d)ünlükleri…