Daha âlem seni hiç,
tanımazken bilmezken,
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Mecnun bile Leyla’nın,
gözyaşını silmezken,
Harfleri imbiğinden,
seçerek süzmedim mi?
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Bir deniz kenarında,
eskirdi bakışların,
Borana dönüyordu,
baharların kışların,
Kalbine vuruyordu,
sevdaya çıkışların,
Yolları ezber edip,
uğrunda gezmedim mi?
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Görürdüm nice sultan,
huzurunda eğildi,
Geçmişti iradeden, ah!
kendinde değildi,
Sabırla peşkir çekip, çile ile dağıldı,
Sürüldüm ince ince,
kalbine sızmadım mı?
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Karanlıkta üstüne, gölge
gibi düşerdim,
Vuslata saat kurar, özlem ile pişerdim,
Sensiz nefes alırken,
mezarımı eşerdim,
Seni kim unutturdu, hep
ona kızmadım mı?
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Âdemin nefesinde,
Havva’sın Cennetlerde,
Aslı, Züleyha, Hürrem ve
nice suretlerde,
Şirin’e dağ delinir, güç
vardır Ferhatlarda,
Uğruna delip geçtim,
dağları kazmadım mı?
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Senden uzak olanlar,
yaşayan bir ölüdür,
Yürekleri bir çorak,
avareler gölüdür,
Canından canlar
giden, susuzluğun çölüdür,
Sana kem söz edeni,
hışımla üzmedim mi?
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Bildim (ölenler hayvan*)!,
huzurunda zatında,
Bir rakibin yoktur ki
eşsiz saltanatında,
Âdem’in de yittiği, ol
maşuklar katında,
Dünya denen tuvale, AŞK
diye çizmedim mi?
En güzel şiirimi, ben
sana yazmadım mı?..
Âdem Efiloğlu