Antik aynalara baktım
Çıplak gösteriyor
Üstümde yokluğunun soykası
Döşüme baktım
Fısıldamıyor bakır sessizliğin
Mücevher gibi sallanıyor içimde
Ayı günü dolmuş muştular dan
Bekledim bir çift sevinç doğsun
Sensizliğin kumral şarabı
Bir kadeh sarışın ölümle öz kardeş oldu
Bir zarf dolusu bahar salmadın
Yılda dört sonbahar yaşadı
Sararmış göz yaşı döktü
Umut ağacım
Gecelere baktım
Siyahı kaynatıyor çinko çaydanlıkta
Hasret deminden ince belli bardağım doldu
Gündüze baktım
Gökyüzünde maviyi makaslayan kırlangıçlar oldu
Diksen yırtıldığım yerden beni
Karlı dağlara baktım
Gözümün yangınından kardelenler boyun büktü
Sarsan beni üşüdüğüm günden beri
Geleceğe baktım
Çıngıraklı yokluğunun soktuğu günler kıvranıyor
Bir kuşluk vakti panzehir olsun ayak seslerin
Sahilimde dolaş ki
Zemheri busenin mumdan kayıklarını
Gözlerimin ateş denizinde yüzdüreyim
Tırnağını törpüleyip
Tımar edeyim kişneyen acılarımı
Azrail,hamakta sallamak yerine
Taşıyamadığım ayrılığın nefesini kesene kadar
Kamburu çıkan yüreğimin çardağında
Sana yazdığım şiirlerin saçını tarayıp
Sadece onların ela gözlerine bakacağım
(
Çıngıraklı Yokluğun başlıklı yazı
Kazım Gök tarafından
5/28/2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.