1
Terk eyleye düşlerini
Tamah edenlerden olmadığın nasıl
belli
Nasırlı ellerinde mevsimin
Şiirdir yüreğin demi
Şairlik bu:
Yazdıkça büyür içindeki sevgi
Şahlanan duygulardan örülü bir
coğrafya
Her atağa kalktığında yürek
Suskun mizacımda saklı aşk kimine
göre ne gerek?
Hazandır kuytumdaki süvari.
Hüzün bahçelerinde gezinen ruhum
Vücut dediğin ne ki yaşadığın
yaşattığın kalbin
Nefesi tükenir sözcüklerin kimi zaman
Ve işte yeniden doğarsın
En çok da canın yandığında
Daha çok sever yazarsın
Şehla gözlerinde umudun
El divan pençe sözcükler dillenen
muradının da mutu
Aşka dair değil her şey
Aşina dünyada yaratılan herkes aşk
ile
Aşina olduğun aşikâr
Aş bildiğinse sevgi ve duygular.
Ar bildiğin
Arsızca söylenen kuşlar
Ruhun damga vurduğu bir bulut bir
umut
Kökünde saklı o aidiyet
Hüsranınla zikrettiğin
Fikrinin de öncüsü kalemin
Mil çektiği gözlerinde sönmeyen
Feri kıblende saklı duyguların ve
duaların
Rengin ya pembe ya mavi
Siyah belki de en sevdiğin
Ne de olsa kömür karası gözlerinde
sevgilinin
Tutunduğun aşkın ve umudun
Tecelli ettiği her gece ki
Ansızın aydınlanan hüznün söylenmeye
hazır bestesi
Ne de olsa kâinatın orkestrasıdır
insanlar ve iç sesleri…
Dokunulmazlığı olmaz mı aşkın?
Hele ki ser verip sır vermediğin
Bazen sızdığın şehrin surlarında
Dalgalanan anlı şanlı bayrak gibi
Vatanın toprakları nasıl ki kutsal
Tutsağı değilsin sen aşkın bilakis ta
kendisi
Yürümeden başardığın nasıl ki sevgi
Yüreğinin attığı her fırtınada dahi
Varlığının tescili kayıtlıdır Rabbin
terazisinde
Şah damarından da yakın böylesi bir
tecelli
Elbet ki bahşedilen her mucize
Ve işte kanının son damlasıyla
Koyana kadar noktayı
Telaffuz edeceğin her duygunun ömre
katığı.
Bir nebze de olsa üzülme sen
Üzümünü da ye ve sor bağını
Allah aşkı götürecektir seni
sonsuzluğun çağrısında
Kanat açtığın o iki cihanda da aziz
olasın
Ömür çağladıkça
Sevdiğin kadar yakınsın cennete
Şiar edindiğin çoktan belli, sevgili
İçimdeki ateşe bir dokun istersen
Kaybolmak için daha vakit çok erken