Bazen efkar basar .
"Cânım akşamlar" da, 
Çam kokuları ile savrulan rüzgar  küsmüştür sana.
Sonu gelmeyen bir uçurumdan aşağı iner gibi,
Uyuyan ruhun uyanır.
Ağlamak istersin boğazına düğümlenir.

Ruhun uyanır, köyün uyur.
Sokaklar boş ve tozlu,
Hava sakin ve kimsesizdir.
Üşür gider yüreğin
Gülümsemek istersin donar dudaklarında.

Kimseler bilemez içindekini.
Anneni özlersin,
Sevdiğinin mestinaz hallerini belki,
Ve ne bileyim belkide evlattır özlediğin,
Hatırlamak istemezsin dolaşır uykusuz gecelerinde.

Issız ufka dek ulaşan mazinle,
Geceyle kucaklaşırken.
"Anılar yıkar gözlerini"
Islak, ıslak.
Bir ışık ararsın ama perdeyi bile aralayamazsın.

Sabah olur, Güneşi önüne katarsın.
Varım dersin, yok olursun
Uyku çöker gözlerine
Kahvaltı masasında gülümseyen bir çift göz ararsın,
Her defasında oradadır çok şükür.

Sil baştan yaşamak istersin her şeyi,
Çocukluğumda ki gibi,
Doyasıya gülerdim dersin.
Öyle bir şansın olmayınca,
Bir tebesüme eyvallah edersin.

Sonbaharda terliklerimi çıkarır,
Kışın ıslanıp,
İlkbahara yalınayak girerdim der,
Üşüdüğün yazlar için,
Yazmak istersin, yazarsın.

Kalemin mutluluk şiirleri yazmaya alışkınken,
Zordur hüznü yazmak.
Gel de anlat istediğini,
Anlatamazsın.
Derme çatma sözler dolaşır ortalıkta.

Bugün var olduğunu bildiğin kadar,
Yarın yok olacağını da bilirsin.
Kızarsın dünyaya,
Mutsuzluk niye?
Sorarsın hep hüznü yazanlara cevap alamazsın.

Aşkın varlığına inanan biri,
Tutkuyu istemez,
Seviyorum demek varken alıştım diyemez.
İsyan eder,
Keşke isyan edeceğine gülüp geçebilseydi.

Yıktığın hüzün duvarlarına dayanamazlar,
Tahammülleri yoktur.
Canını acıtırlar.
Kimbilir kıskanırlar belki.
Direnmek lazım ya nasıl olacak bilemezsin.

Hayyamdan rubailer döner zihninde;
"Bir yüzyıl daha yaşamak"neyine
Destansı mı yaşadım ömrü?
Daha ne beklerim dersin,
Peki ya söz verdiğsen sevdiğine yaşamak için.

"Seni - yalnız seni der yüreğin"
Önce dönersin arkanı,
Sonra ürkekçe dokunursun sevdiğine.
Gülümsersin gülümsesin diye,
Gülümsemek istemediğinde bile.

Yol üstüne dökülen,
Hazan yaprakları,
Çok iyi anlar seni.
Soluk kokusunu içine çektiğinde,
Titrersin onlar gibi.

Yakın denizlerden,
Uzak denizlere bir yol çizer benliğin.
İçinde avuttuğun mehtapı hatırlarsın.
Dağlarla konuşursun,
Deli bile deseler.

Bazen efkar basan,
"O Cânım akşamlar"da nihayet perdeyi aralayıp
Gecenin fotoğrafını çekerken;
Sonu gelmeyen bir uçurumdan aşağı iner gibi,
Uyuyan ruhun uyanır ve sonunda ağlarsın.

Mehmet Fikret ÜNALAN (Kul Fikret)
07 Kasım 2021 Saat 21.50
Güzelçamlı/Kuşadası
( Cânım Akşamlar başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 8.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.