Sendin söyleyen üstelik geç tanımışlığımda seni hayretler içerisinde yazdığım şiirlerin üstüne nemalandığım acılarım ve senden payıma düşen acıların, sevgili Didem…

‘’Aklım başımda olsaydı şiir yazmazdım…’’(Didem Madak)

Ben hiç şiir içmedim bir ömür gönlün ufkunda salınan kayıklardan batan gemilerden arda kalan bir isyan olacağımı da hiç bilmedim.

Bir defa âşık oldum.

Bir kere daha…

Oysaki muhatabı yoktu bu aşkların ve ben henüz şiir yazmamışken bilemediğim de yaşadığım hayatın başlı başına şiir olduğunu.

Yosun gözlerim.

Titrim.

Hecelerim.

Ve birbirine aykırı olan iki ismim:

Yıldız olmayı dilediğim gecelerin sabahına bir gül/üm/seme olarak erdiğim.

İçimin kayrasında yorgun aparatlar.

Seyyah yüreğimde saklı dualar.

Aşk olduğumu bilmedim ve hep de aşk ile d/okundum ben hem insanlara hem de canlı cansız tüm varlıklara…

Ne hoş bir eda ile de veda ettim yüreğimin ve kimliğimin muhataplarına.

Sözcüklerim ritmikti bir ömür çünkü analitik zekâmla deşiyordum içimi ve yerkabuğunu güncemse saklıdaydı-saklıymış hatta-en derinde.

Üç maymunu asla bilmedim ve asla söylemedim birinin sırrını diğerine ama çok da sırrımı paylaştım insanlarla ve bir üçüncüden hatta çoğul kimliklerden duyduğum ne çok söylence nazarında insanların itilip kakıldığım üstelik her biri dostumdu benim en yakın arkadaşım, Didem.

Sencileyin bir hata mıydı yoksa şiirler?

Bencileyin bir kurtuluş bir mucize aşka adadığım ömrüm ama bir farkla hemcinslerimden çünkü içimde yaşadığım yaşattığım aşkın bir muhatabı yoktu aslında ve asla da olmayacaktı.

Ben hep kişilik sevdim.

Hep tek kişilik aşklar telaffuz ettim elbet sessizce.

Bir mızraksa yüreğime saplanan.

Bense salon salamanje sevgiler inşa ettim okuduğum kitaplarda…

İnsansız yaşadığım yıllar ve tek dostumdu kitaplar.

Şeytanın bacağını kırıp da insan içine çıktığım ve mutlu addedilen varlığım…

Mutlak bir sayıymışım ben meğer.

İlkesi olan bir sayı hem artı hem eksi hanede saklı s/onsuzluk.

Defolu olmayan varlığım ve zihnim ve hep de söylediğim gibi:

En büyük sermayemdi beynim…

Beylik cümleler kurmadığım ve beylik rüzgârlara itibar etmedim çünkü bendim beni savuran ve s/avunan rüzgâr öyle ki…

Estiğim bir vakitler yer yerinden oynarken ve gecemi gündüzüme katıp bir koltukta taşıdığım ne çok karpuz.

Gözlerim ışıl ışıl.

Zihnim aydınlık.

Yüreğimse tertemiz…

Öylesine sevgi doluydum ki ve yüreğimde s/akladığım onlarca belki yüzlerce insan aralıksız muhatap olduğum ve henüz çok gençtim ve şiirlere nasıl da uzak, sevgili Didem.

Seninle dertleşmeyi seviyorum çünkü canımı yakmıyorsun.

Sen de seviyorsun biliyorum beni dinlemeyi çünkü ben de senin canını yakmıyorum.

Canı yanmış insanlardan asla zarar gelmez çünkü sevgili Didem ve de şiir yazan insanlardan…

Evet, şiir yazmaya çok geç başladım ama şu da bir gerçek/miş ki hayatı ben zaten şiir gibi yaşamışım öyle ki çalıştığım hangi ortam olursa olsun ya da girip çıktığım hep şiir bellemişim hayatı ve sevgi de şairin tek diliymiş tıpkı dilimden ve yüreğimden düşmediği gibi.

Mevsimin nazını yaşıyorum.

Mevsimin yasını yaşatıyorum.

Dün bahardım bu gün hazan.

Dün Nisandım ama insanlara iyi gelmedi mutluluğum ve mutlu şiirlerim.

Mutu hep mi hüzün olmalı insanın? Bir de demezler mi?

‘’Haydi, gül ve isminin hakkını ver.’’

Ben de saf saf inanıyorum insanlara ve günler evvel o kadar mutluydum ki dolayısıyla yazdıklarıma yansıttım mutluluğumu ve hayli de takdir edildim ama yine geç anladım ki; her şey bir oyunmuş…

Hep mi oyuna gelir insan, Didem ve hep mi aymazlıktır yürek iklimi?

Seyyah sözcüklerim ve şeffaf yüreğim ve sedeften defter kabım bense metruk hanelerde saklı firari hayaller ve de kâbuslar gibi peşindeyim duygularımın belki de duygularım beni yalnız bırakmayan ve kimse burnu Kaf Dağında oysaki ben sırtımı dağlara yaslamışçasına mutluyum elbet yanıldığımı da defalarca yaşarken biliyorum ki; Rabbimden başka dağ yoktur sırtımı yaslayacağım hatta ve hatta babam yaşasaydı bile sırtımı yaslamama büyük ihtimalle izin vermezdi.

Gerçekler acı, sevgili Didem.

Gerekçeleri de var iken gerçeklerin…

Hangarı yüreğimin.

Atılı kullanmadığım beynimin.

İdrak ettiğim kadar da ifa edemediğim.

Benimse hayal dünyam inanılmaz engindir gel gör ki her şeyin de farkındayım ve ayırdına varabiliyorum artık kimin doğru kimin yalan söylediğinin gerçi kalp gözüme kavuşalı çok yeni oldu ama…

Bir de izah edemezken insanlara kap gözümün muhteviyatını sanırım yine sessizliğimi sürdüreceğim bu hengâmede yaşamak ve yazmak bile başlı başına bir mucize.

 


( Aklım Başımda Olsaydı Şiir Yazmazdım başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 29.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu