Moda, Kadın Ve Çağdaş Toplumlar


 Moda, Kadın ve Çağdaş Toplumlar


MODALAR VE KADINLAR
Kadın ve moda. Bu iki kelime yapışık kardeş gibiler. Nasıl oluyor, ne yapıyorlar, nasıl haber uçuruyorlar? Dünyanın ta bir tarafında çıkan moda, dünyanın öbür tarafına nasıl gider akıl sır ermez.
İşte bu moda canavarı nasıl oluyor da bir yerde icat ediliyor anında dünyanın her tarafında duyuluyor, benimseniyor.
İşte insanların ve özellikle kadınların bu özelliklerinden faydalanan büyük sermaye karına kar katmakta hiç tereddüt etmiyor, işi yavaştan almıyor, yeni çıkan her modayı yüksek karlar yaparak hanesine katıyor, ranta çeviriyor. Bu yüzden de fakir daha fakir, zengin daha zengin oluyor, sermaye katlandıkça katlanıyor.
Moda sayesinde sermaye belli ellerde birikiyor, gelir dağılımı bozuluyor. Zenginler zenginliklerine zenginlik katıyor, fakirler fakirleştikçe fakirleşiyor. Toplumda bir yarıştır başlıyor, aile içi çatışmalar başlıyor, huzursuzluklar artıyor, yuvalar yıkılıyor.
Moda tüketimi kamçılıyor, parası olan da olmayan da tüketmeye koşuyor, çılgınca koşuyor, hatta savaşıyor, kan döküyor, aileler çatışıyor, bireyler mutsuz oluyor. Toplumlar çalkalanıyor, israf artıyor, değerler aşınıyor, ahlak rafa kaldırılıyor.
İnsanlar modanın esiri oluyorlar, hatta tüketimin vazgeçilmez kulu kesiliyorlar. Tüketim için her şeyi yapıyorlar, hatta her yolu meşru sayıyorlar, amaca ulaşmak için her yolu mubah görüyorlar, hırsızlığa başvuruyorlar, helal haram demiyorlar. Tüketmek için para kazanmanın hem de en kolay yoldan kazanmanın yolarını arıyorlar, bu uğurda dolandırıcılık yapıyorlar, hatta adam öldürmeyi bile önemsiz bir iş gibi yapıyorlar.
İşte uluslararası sermaye ve moda kompandımanları kurdukları bu tezgâhı yüzyıllardır sürdürüyorlar, bu korkunç tezgâh fakirleri ezdikçe eziyor, gittikçe daha fakirleştiriyor. Toplumlar felaketten felakete sürükleniyor.
Yemiyor, içmiyor, sağlıklarını hiçe sayıyor, huzurlarını kaybediyor, mutsuz oluyorlar. Bu moda çılgınlığı öyle ilerliyor ki insanlar moda için her şeylerini veriyorlar, modayı takip ettikçe mutlu olacağını sanıyor, aksine mutsuz oluyorlar.
Moda yalnızca giyimde değil yeme içme ve günlük alışkanlıklarda da oluşuyor. Günlük yaşamlarını yalnızca gösteriş için harcıyorlar. Bu gösteriş merakı öyle ilerliyor ki her şeylerini bu uğurda harcıyorlar. Kendilerini, olmayan kişiliklerini, her şeylerini bu uğurda harcıyorlar. Sonunda kendilerini, kişiliklerini, onurlarını ve ömürlerini kaybediyorlar.
Ev eşyasından, araba modeline, kılık kıyafetten günlük yaşama her şeyiyle modaya mahkûm olmuş bir topluma haline gelmişiz. 80 yaşlarındaki annem bile perdeleri eskimeden modaya uygun yenilerini alıyor. Koltuk takımları eskimeden, bozulmadan atılıyor yerine yenileri alınarak borçlanılıyor. Halılar değişiyor, yatak odaları kullanılmadan yenileniyor. Elbiseler eskimeden, yırtılmadan atılıyor, yenisi alınacak diye kredi kartlarına borçlanılıyor, borçlar katlandıkça katlanıyor, kredi kartları patlıyor, ödenemiyor, icra yoluyla katlanıyor, ödenemez hale geldiği için gayrimenkuller satılıyor, zenginlikler el değiştiriyor. Facialar yaşanıyor, katliamlar başlıyor, hapishaneler doluyor.
Velhasıl bu gizli canavar gizli de değil aslında apaçık görünen canavar kocaman ağzını açmış geleni geçeni yutuyor.
İşte en büyük felaket bu. Tarih öncesi ve tarih sonrası hiç bitmeyen felaket bu. MODA. Mutlu olmak için başvurduğumuz çare, mutsuzluğumuzun baş sebebi: MODA

Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 8.11.2013

Yazılar Moda, Kadın ve Çağdaş Toplumlar

MODALAR VE KADINLAR

eeed
Kadın ve moda. Bu iki kelime yapışık kardeş gibiler. Nasıl oluyor, ne yapıyorlar, nasıl haber uçuruyorlar? Dünyanın ta bir tarafında çıkan moda, dünyanın öbür tarafına nasıl gider akıl sır ermez.
İşte bu moda canavarı nasıl oluyor da bir yerde icat ediliyor anında dünyanın her tarafında duyuluyor, benimseniyor.
İşte insanların ve özellikle kadınların bu özelliklerinden faydalanan büyük sermaye karına kar katmakta hiç tereddüt etmiyor, işi yavaştan almıyor, yeni çıkan her modayı yüksek karlar yaparak hanesine katıyor, ranta çeviriyor. Bu yüzden de fakir daha fakir, zengin daha zengin oluyor, sermaye katlandıkça katlanıyor.
Moda sayesinde sermaye belli ellerde birikiyor, gelir dağılımı bozuluyor. Zenginler zenginliklerine zenginlik katıyor, fakirler fakirleştikçe fakirleşiyor. Toplumda bir yarıştır başlıyor, aile içi çatışmalar başlıyor, huzursuzluklar artıyor, yuvalar yıkılıyor.
Moda tüketimi kamçılıyor, parası olan da olmayan da tüketmeye koşuyor, çılgınca koşuyor, hatta savaşıyor, kan döküyor, aileler çatışıyor, bireyler mutsuz oluyor. Toplumlar çalkalanıyor, israf artıyor, değerler aşınıyor, ahlak rafa kaldırılıyor.
İnsanlar modanın esiri oluyorlar, hatta tüketimin vazgeçilmez kulu kesiliyorlar. Tüketim için her şeyi yapıyorlar, hatta her yolu meşru sayıyorlar, amaca ulaşmak için her yolu mubah görüyorlar, hırsızlığa başvuruyorlar, helal haram demiyorlar. Tüketmek için para kazanmanın hem de en kolay yoldan kazanmanın yolarını arıyorlar, bu uğurda dolandırıcılık yapıyorlar, hatta adam öldürmeyi bile önemsiz bir iş gibi yapıyorlar.
İşte uluslararası sermaye ve moda kompandımanları kurdukları bu tezgâhı yüzyıllardır sürdürüyorlar, bu korkunç tezgâh fakirleri ezdikçe eziyor, gittikçe daha fakirleştiriyor. Toplumlar felaketten felakete sürükleniyor.
Yemiyor, içmiyor, sağlıklarını hiçe sayıyor, huzurlarını kaybediyor, mutsuz oluyorlar. Bu moda çılgınlığı öyle ilerliyor ki insanlar moda için her şeylerini veriyorlar, modayı takip ettikçe mutlu olacağını sanıyor, aksine mutsuz oluyorlar.
Moda yalnızca giyimde değil yeme içme ve günlük alışkanlıklarda da oluşuyor. Günlük yaşamlarını yalnızca gösteriş için harcıyorlar. Bu gösteriş merakı öyle ilerliyor ki her şeylerini bu uğurda harcıyorlar. Kendilerini, olmayan kişiliklerini, her şeylerini bu uğurda harcıyorlar. Sonunda kendilerini, kişiliklerini, onurlarını ve ömürlerini kaybediyorlar.
Ev eşyasından, araba modeline, kılık kıyafetten günlük yaşama her şeyiyle modaya mahkûm olmuş bir topluma haline gelmişiz. 80 yaşlarındaki annem bile perdeleri eskimeden modaya uygun yenilerini alıyor. Koltuk takımları eskimeden, bozulmadan atılıyor yerine yenileri alınarak borçlanılıyor. Halılar değişiyor, yatak odaları kullanılmadan yenileniyor. Elbiseler eskimeden, yırtılmadan atılıyor, yenisi alınacak diye kredi kartlarına borçlanılıyor, borçlar katlandıkça katlanıyor, kredi kartları patlıyor, ödenemiyor, icra yoluyla katlanıyor, ödenemez hale geldiği için gayrimenkuller satılıyor, zenginlikler el değiştiriyor. Facialar yaşanıyor, katliamlar başlıyor, hapishaneler doluyor.
Velhasıl bu gizli canavar gizli de değil aslında apaçık görünen canavar kocaman ağzını açmış geleni geçeni yutuyor.
İşte en büyük felaket bu. Tarih öncesi ve tarih sonrası hiç bitmeyen felaket bu. MODA. Mutlu olmak için başvurduğumuz çare, mutsuzluğumuzun baş sebebi: MODA

Ahmet Kemal

( Moda, Kadın Ve Çağdaş Toplumlar başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 7/23/2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu