Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 10/25/2023
Okunma Sayısı : 421
Yorum Sayısı : 9
Günün Yazısı

Bu Yazı 10/26/2023 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
Eşhedüen La İlahe İllallah---1. Bölüm ---

Böyle bir başlık altında biraz mizah, bolca tarihi bir yazı nasıl yazılabilir ki?
Okursanız göreceksiniz inşallah.
******
Sabetay Sevi adını duymayan yoktur sanırım.
Bu adam aslında bir Yahudi ama işin doğrusu semavî dinlerin ve o dinlere mensup olanların hiç birinin sevmediği bir insan. Çünkü kendisinin ahir zamanda geleceği söylenen Mesih olduğunu iddia ediyor.
Devir Osmanlı Devleti devri... Devletin başında öyle çok da ahım şahım bir padişah olmayan IV. Mehmet olsa da sadaret makamında devleti dimdik ayakta tutan Köprülüler var. Yani öyle her aklına esenin kafasına göre at oynatacağı yıllar değil o yıllar.
Sahte Mesih, Osmanlı Devleti için başlarda sorun olmaz çünkü neticede sorun Yahudilerin kendi içlerindeki bir sorundur ve bu tür sorunları çözme yetkisi Hahambaşına verilmiştir. Lakin gel gör ki Hahambaşı da bu adamdan şikayetçidir zira Yahudi inancına göre Kudüs Yahudilerin olmadan Mesih gelmeyecektir. Bu herif de nereden çıkmıştır?
Hıristiyanlar rahatsızdır Sabetay Sevi'den çünkü Mesih, Hz. İsa olarak gelecektir oysa bu herifin Hz. İsa olmak gibi bir iddiası yoktur kendisine Mesih dese de..
Müslümanlar da rahatsızdır. Çünkü Mesih ( Yani Hz. İsa ) ile Mehdi birlikte gelecektir ama ortada bir Mehdi yoktur. Ufukta görünen bir Deccal da mevcut değildir.
O halde?
O halde Sabetay Sevi üç semavî dine göre de sahtekardır.
Evet, her üç dine göre de Sabetay Sevi bir sahtekardır ama gelin görün ki adama inanan bayağı bir Yahudi kitlesi oluşur zamanla.
Uzatmayalım efendim, Sabetay Sevi oradan oraya çeşitli sürgünler yedikten sonra nihayet Yahudi din adamlarının şikayetleri üzerine Padişah IV. Mehmet'in huzuruna çıkartıldı. Padişah karşısındaki hırpani kılıklı derbedere sordu:
- Neden halk arasına fitne sokarsın? Derdin nedir? Dileğin nedir? Söyle de anlayalım.
Müridleri Sabetay Sevi'iyi o derece uçurmuşlardı ki o bile kendi attığı yalana inanıyordu artık. O sebeple koskoca Osmanlı Devletinin Padişahının huzurunda olduğuna aldırmadan cevap verdi:
- Senden benim Mesih olduğumu onaylamanı ve Filistin topraklarını bana vermeni istiyorum.
Padişah IV. Mehmet kızmadı bile. Aksine karnını tutarak gülmeye başladı ve gülmesi bitince emretti.
- Atın şu deliyi Kal'a-yı Sultanî'ye (Çanakkale'ye.) Ben de ciddi bir şey sanmıştım. Adam düpedüz mecnundur görmez misiniz?
Velhasılıkelam Sabetay Sevi Çanakkale'ye sürgün edildi lakin kısa süre sonra Çanakkale'den de şikayetler gelince Padişah, seferde olan Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa'ya '' O deli ne yapar?'' Mealinde bir mektup yazdı.
Fazıl Ahmet Paşa ''Yaptırdığım tahkikata göre fitne- fasat peşindedir Padişahım.'' Diye cevap verince padişah IV. Mehmet, Sadaret Kethüdası Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya 'Al o deyyusu İstanbul'a getir, dinavda sorgulayalım.'' Dedi ve Kara Mustafa Paşa emri derhal yerine getirdi.
Önce bugünkü İstanbul'un Sultanbeyli İlçesinde bulunan Aydos Kalesinde, çavuşbaşı tarafından kısa bir sorgudan geçirilen Sabetay Sevi daha sonra direkt Saraya getirildi.
Derken efendim Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Şeyhülislam Minkârîzâde Yahya Efendi ve Padişahın hocası ve imamı Vânî Mehmet Efendi'den oluşan bir divanın huzuruna çıktı Sabetay Sevi... Türkçe bilmediği için tercümanlığını Yahudilikten İslamiyete geçmiş olan saray tabibi Hayatîzâde Mustafa Fevzi Efendi yaptı. Padişah IV. Mehmet ise kafes arkasından izlemekteydi divanı.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa "Karıştırmadığın halt kalmadı. Uyandırmadık fitne bırakmadın Sabetay Efendi. Haydi bakalım şimdi göster mucizeni!"Dedi. Sabetay Sevi '' Ulan şimdi nasıl bir mucize, daha doğrusu sihirbazlık yapayım da şu safları kandırayım?'' Diye düşünürken Merzifonlu bir daha emretti.
'' Senin için, ona ok işlemez derler. Şimdi soyun, seni bir direğe bağlayacağız ve sarayın en keskin nişancıları sana ok atacak. Eğer gerçekten de sana ok işlemezse Padişahımız efendimiz söz verdi, yemin etti senin Mesih olduğunu resmen ilan edecek.''
Sebatay Sevi ,sarayın en keskin nişancı okçuları tarafından oklanacağı kendisine tercüme edilince Kara Mustafa Paşa'nın gözlerine baktı. Paşa gayet ciddiydi. Bundan böyle tarihe ''Mesih-i Kevgir '' olarak geçme ihtimali yüzde yüzdü. Dehşetle İspanyolca '' Adiyo Santo Padre.'' Dedi. ( Manası '' Elveda Kutsal Baba.'' ama siz onu '' B.ku yedik.'' diye de tercüme edebilirsiniz. ) [ Bu arada ilave edelim: Türkiye'deki Yahudiler hep İspanyolca konuşmuşlardır.]
Başladı kıvırmaya: '' Yahu benim bir suçum yok. Müridlerim uçurmuşlar beni. Ben kim suda yürümek, ok işlelememek kim? Ben bir garip Keloğlanım / Eşeğimin yok palanı.'' Dedi ise de paçayı kurtarması mümkün değildi.
Tercümanlığını yapan hekimbaşı Mustafa Fevzi Paşa '' Gel Müslüman ol ki affedilesin.'' Deyince önce '' Olmaz'' dediyse de eğer İslam Dinine geçmezse kellesinden olacağı bildirilince Şeyhülislam Yahya Efendi ile birlikte tekrarladı: ''EŞHEDÜEN LA İLAHE İLLLAH VE EŞHEDÜENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU''
Padişahın hocası Vanî Mehmed Efendi '' Bu herif kalben değil kellesinden korktuğu için Müslümanlığı kabul etti. Bu geçersizdir. ''Dediyse de Şeyhülislam '' Şeriatta, zanna göre hüküm verilmez. Adam hepimizin önünde Kelime-i Şehadet getirdi. Kalbinde ne olduğunu ancak Allah bilir'' Dedi, olaya noktayı koydu.
Sebatay Sevi, hamama sokulup güzelce gusül abdesti aldırıldıktan sonra kendisine Müslüman giysileri giydirildi ve Aziz Mehmet ismi verildi. O artık Aziz Mehmet Efendi olarak anılacaktı.
Şimdi bizim magazin sever dostlar merak etmişlerdir '' Peki sünnet de oldu mu?'' Diye. Hemen cevap vereyim: Sünnet olmak Yahudilerde de bir gelenek olduğundan adam sünnetliydi zaten.
Peki bu hikaye burada bitti mi?
Hayır. Hikayenin aslı bundan sonra zaten.
****
Resim: Sabetay Sevi ( Aziz Mehmet Efendi olduktan sonraki halinin temsili resmi )
( Eşhedüen La İlahe İllallah---1. Bölüm --- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10/25/2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu