M. NİHAT MALKOÇ


            Belleğimizde unutulmaz izler bırakan ‘Güzel mekân’dır Ganita… Bir adı da Güzelhisar’dır Ganita’nın. Onu siz bir de günbatımında seyredin… Masmavi suların kızıl bir renge boyandığını göreceksiniz. Demli çayınızı yudumlarken, aslında hayatın da bir çay içimi süresi kadar kısa olduğunu düşünüp hüzünleneceksiniz. Dalgaların kayalara vurarak çıkardığı seslerle irkilip kendinize geleceksiniz. Zamanın o dar çerçevesine dâhil olacaksınız.

 

            Nice kırık dökük aşkların tanığıdır Ganita… Hicran gözyaşlarının su olup aktığı yerdir. Güneşin, masmavi suları şehvetle öptüğü tenhadır. Suzinak şarkıların sevdaları beslediği diyardır. Trabzon’un denize ve yazılmamış şiirlere açılan dar penceresidir.

 

            Ganita, bir buğday tanesinin peşinde koşan aç güvercinlerin kanatlarında masmavi düşler taşıdığı bir hayal ve ilham sığınağıdır. Barış türkülerinin yankılandığı kadim yerdir. Şairin şiire gebe kaldığı, en nihayetinde de doğum sancılarını çektiği bir çilehanedir. Öyleyse ilhama çevirin alıcılarınızı… Sükûnetin sulha dönüştüğü yerdesiniz; huzurun adresindesiniz.

 

Gerçeklerin düş ırmağında yıkanıp arındığı, ete kemiğe büründüğü, şiir diye göründüğü yerdir Ganita… Küllerinden doğan anka kuşunun ebedî sığınağıdır.

Ercan Yılmaz’ın deyimiyle Trabzon’un balkonudur Ganita… Her şey sonsuzdur bu balkonda. O balkondan sonsuzluğu seyre dalarsınız. Ufkun ardındakiler ayan beyan olur ilhamın sivrilttiği basiret nazarlarınıza. Karamsar tarafınızı törpüler yarınlara dair umutlar…

 

Ganita’da imgeler konuşur Ahmet Haşim’in gizli diliyle. “Lisan-i hâfi” misali… Aşka dair söylenen her bir söz, muhabbet burcunda dalgalanan bir bayrak gibidir. Maskenin altındaki gerçek yüzünüzü görürsünüz masmavi suların aynasında. Suların çağrısına uyup gittiğiniz bu esrarlı diyarda, alaca karanlıkta kördüğüm olan sanrılarınızla yüzleşirsiniz.

 

Ganita’da iyiyle kötü, güzelle çirkin, umutla hayal kırıklıkları kol koladır. Yanı başındaki köhnemiş bir kiliseden belli belirsiz duyarsınız çan seslerini… Mumların sönük alevinde inançlar arası yolculuğa çıkarsınız. Eski bir tapınağın aryaları karışır ezan seslerine...

 

Sonbaharda bir eylül hüznüne bürünür yazdan arda kalan Ganita… Yaz dostları, yaz aşklarının bitmesiyle beraber elini eteğini çeker denizin sırdaşı olan bu masal beldesinden. Söz orucu bozulur hüznün yamaçlarında. Nedametin hıçkırıkları çakıl taşlarında yankısını bulur. Çehresi sapsarı kesilen yapraklar, yüzükoyun düşerler toprak ananın kucağına…

 

Bazen kendinden bile firar etmeyi düşünenlerin sığınağıdır Ganita… O her zaman güler yüzle karşılar sizi… Doyumsuz aşkların meskeni olan Ganita’ya sevdiğinizle gittiğinizde daha bir anlamlı gelir size her zaman gördükleriniz... O demlerde Baba Salim’in şu dörtlüğü, hissiyatınıza tercüman olur: “Solumda bir ay var karşımda güneş/ Aşkımın mumunu yaktım bu akşam/Feveran eyledi ruhumda ateş/Eridim su gibi aktım bu akşam…”

 

Ganita, efsunlu baharların çiçek çiçek açtığı düşler diyarıdır. Bu efsunlu beldede güneşin ve denizin güzelliğini fark edip büyülenirsiniz. Burada her söz gizli bir el tarafından kaydedilir sanki…“Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür; düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür; duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür; davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür; alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür; değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür; karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.” diyen H.K.Sariz’e ne çok hak verirsiniz Ganita’nın ıssızlığında…

 

Hayalin sınırlarının zorlandığı yerdir Ganita... Oscar Wilde’ın dediği gibi “Erkekler kadınların ilk askı, kadınlarsa erkeklerin son askı olmak isterler.” bu düş beldesinde… Haksız da değiller. Denizin koynunda sere serpe yatan bu yerde bütün saatler aşka kurulmuştur.

 

Güneşin batışının en güzel seyredildiği eşsiz bir yerdir Ganita… Aşkların en güzelleri yaşanır Ganita’da… Bembeyaz bir elin sıcaklığı elinize değer gibi olur. Sizi ilham bombardımanına tutan, karşınızda duran kadını anlamaya çalışsanız da bunu başaramazsınız. Zira Oscar Wilde’ın deyimiyle “Kadın anlaşılmak için değil, sevilmek için yaratılmıştır.”

( Aforizmaların (B)eşiğinde Uyuyan Mavi Gözlü Ganita… başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 15.11.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.