Sarmal Silikon
Denize ağ atıyordu yağmur
altında kadının biri
Oltaya gelecek ne varsa toplayıp avucunun içine
almak için
Şurada bir yerde kavisli çakım olacaktı deyip
söyleniyordu efkar kasırgasına yakalanmış fırtına kuşu
Ele avuca sığmaz şanssızlığın böylesini
postahanelere bırakıp savuşturmaya
Kıvranıp dönüyorduysa da gün boyu sabah dokuz
akşam beş
Gün nasıl doğar ve nasıl biter batar güneş anlayıp
bilmeden
Gelişi belli gidişi meçhul bir paydosta dışarı
yüzü görmeksizin
Ne ışık
Ne rüzgar
Ne dağ
Ne liman sahil kaldırım
Havlayan köpek zıplayan misket titreyen yaprak
usulca kedi uçan kuş
Kumsalda
Çalkalanan dalgalara açılarak
Memur mesaisiyle ucu zindan etrafı zindan asık
suratların foto model elbiselerinden pürüzsüz
Zoraki
İğreti
Üstüne sünger çekildiği her halinden besbelli yazı
turasına kapaklı kitli
Vitrinin arka taraflarında bir yerde unutulmuş
kurdelesi kesik sandalye yorgunluğu gibi
Kendi rızası olmadan soğuk benizli ruhsuz ve
ruhsatlı gülümseyişlere işleyip çalışan
Boşluğun ağrlığını tartarak karşı ve uzak
taraflara çarpıp geri dönüşen süslü yankılar
Ve yalnızlığa karşılıksız konuşarak derdini akıp
götüren kalabalıklara döken renkli bulanıklıklar
Kuru kuruya birbirini denetleyip gözetleyen hizada
korsan gardiyan bilançolara talip
Ve ışığa aynayı flamingo pembemsi tangolar
gösteren akislere musallat
Ve başağı kaygan
Bomboş bardağa suyunu boşaltan sürahiler
serüveninin ara sokağını ana caddelere
Silikonlaşmışlığın salonvari çetçeve sınırındaki
insan kıyısıydı,
Hergünü hiç değişmeyen uçurumun monoton rutinler
kenarı
Bir tık sonrasına taşıp gittiğinde ölçü ayar
komutunu dinlemeyen damla dirhemden,
Ganimet avcılarının toplandıkları galya kuyusunda
yapışkansız kaynaştığı
Gerek lehçede gerek lisanda aidiyet duygusunu
çekip götüren külliyatın ilk ve en sonuncusu
Kitabı topraktır ya…
Bindimiydi atsız arabasız mekana, burasını herkes
kendinden tanır bilir oldu bitti zaten
Çırası çarkı bozuk saatin insanı tireni kuşları
çaycıyı otoparkçıyı hatırlayamadığı burasını
Süngerden silikona can
telaşına düşmüş insan harabesi bataryalı pilli burasını öldü gitti zaten
Şiddetli geçimsizliklerdeki sükseli yükselişlere
geçerek ateş kibrite kibrit küle kül insana
Ve bir de böyle rahmetli mezar taşı vardı
Kalabalığını beraberinde ahirete götüren
Kolonya tutuyordu gelene gidene mezarlık
Seyfi Karaca…… Şubat/24
(
Sarmal Silikon başlıklı yazı
Yeldegirmeni tarafından
26.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.