ÂKİF DESTANI

Bir ömür aralık’ta, başlayıp ve biterken
Bir tükenmez unvânı, almıştı Mehmed Âkif.
Bir yandan üstümüzde, baykuşlar da öterken
Bir ümit çağlayanı, olmuştu Mehmed Âkif.
* * * 
Dedi, yazdı, söyledi, mesaisi kalemde
Altmış üç yıl yaşadı, Ragîf fâni âlemde
Peygamberle aynı yaş, vefat anında hem de
Kendince tam haddini, bilmişti Mehmed Âkif.
* * * 
Kitaplara sığmayan, hisli bir ömür sürdü
Öyle kavî Müslüman, mısrâ mısra ders verdi
Bir bakmışsın Berlin’den, Necid Çölü’ne vardı 
Sonunda Pâyitaht’a, gelmişti Mehmed Âkif.
* * * 
Babası Temiz Tahir, Onun ilk öğretmeni
İslâm çalış diyordu, bu cehdinin nedeni
Eskiyi ezberletip, öğretti pek çok yeni
Teravihi hatimle, kılmıştı Mehmed Âkif.
* * * 
Ziyâsız kalsa âlem, kendin üreteceksin!
Tüketsen yeryüzünü, gökte aratacaksın!
Hürriyyet bulacaksın; yoksa yaratacaksın!
Ümitsizlik lâfını, silmişti Mehmed Âkif.
* * * 
İman dolu göğsümüz, cehennemi söndürür
Üstümüze kim gelse, gelir gününü görür
Yok eder karanlığı, erlere coşku verir
Düşmana büyük korku, salmıştı Mehmed Âkif.
* * * 
İstiklâl Harbimizde, bütün Anadolu’yu
Kastamonu, Çankırı, Balıkesir, Bolu’yu
Memleket sevdasında, andırırdı deliyi
Milletinin kalbine, dolmuştu Mehmed Âkif.
* * * 
Doğrusu sınavdayız, hayat ve memat ile
Sakın ye’se kapılma! Evrensel komut ile 
Korkma! Sönmez diyerek, sınırsız ümit ile
Ok gibi yürekleri, delmişti Mehmed Âkif.
* * * 
Tek başına gayreti, ordudan fazla kat kat
Tam inanmış neferdi, nush ile etti cihat
Sayfalarca Safahât, satırlarca nasihat
Kılıç diye kalemi, çalmıştı Mehmed Âkif.
* * * 
Tarihte Çanakkale, Onunla geldi dile
Şu Boğaz Harbi derken, orda değildi bile
Öyle müthiş bir iman, tam da çelikten kale
Armada’yı ortadan, dilmişti Mehmed Âkif.
* * * 
En kesif orduların, işlediği cinayet
Hindulardı, yamyamdı, anlamaz hadis ayet
Zafer bizim olmuştu, hamdolsun ki nihayet
Kurtuluş müjdesinde, kalmıştı Mehmed Âkif.
* * * 
Müstevli devletlerin, sömürücü hâlleri
Cihan Harbi bitmeden, başladı işgalleri
Yeni bir Devlet oldu, Osmanlı’nın külleri
Vekil olup Meclisi, bulmuştu Mehmed Âkif.
* * * 
Âlemi kendi gibi, ihlaslı dost bilirdi
İçten pazarlıkları, Akif Bey ne bilirdi
Son zamanda Âkif’e, karşı cephe belirdi
Kalbinden vurulmuştu, solmuştu Mehmed Âkif.
* * * 
Dili yok ki kalbinin, çektiğini söylesin
Gözü yoktu dünyada, makamları neylesin
Ey gidi nankör dünya, her zaman mı böylesin
Kim bilir hayâllere, dalmıştı Mehmed Âkif.
* * * 
Yıllarca önde koştu, sonuçta arka sıra
Yanlışta koşanların, gitmedi peşi sıra
Adına sürgün denir, gidişinin Mısır’a
Mısır’dan döndü ammâ, ölmüştü Mehmed Âkif.
* * * 
Ey benim delikanlım, Akif’i iyi tanı!
Yoktu cenazesinde, hiçbir devlet erkânı
Ancak, bağrına bastı, Onu cennet Vatanı
Bir fâniydi ve garîp, kulmuştu Mehmed Âkif.
* * * 
Elbette zordur Âkif, sınırları aşmalı
Her nerede bulunsak, istiklâle koşmalı
Cehd-ü gayret ederek, Âkif gibi coşmalı
Ayak oyunlarını, çelmişti Mehmed âkif.
* * * 
Murat Kahraman Murâdî
25.12.2022/İst.
( Akif Destanı başlıklı yazı Murat Kahraman tarafından 1.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.