Edebiyat Evi Manzaraları 1 

Ne fıstık, ne fındık, ne leblebiyim…

Gurbette yaşarken bir ecnebiyim…

Kah derviş olurum kah çelebiyim…

Edebiyat Evi yüzüyoruz ya…


Bir hıyar doğransa cacık olurum…

Şiir ısıtır sıcacık olurum…

Bazı şiirlere gıcık olurum…

Edebiyat Evi tozuyoruz ya…


Şiirin bir dili, lehçesi vardır…

Erzağı azığı bohçası vardır…

Bu evin bir Saklıbahçe’si vardır…

Edebiyat Evi geziyoruz ya…


Nuri ağabeyim aruza taktı…

O esnada daha arıza yoktu…

Hiciv şiirlerle maraza çıktı…

Edebiyat Evi seziyoruz ya…


Seğmenoğlu küstü gitti attaya…

Tiginlik baturluk kaldı hattaya…

Lukas’a Yuhanna dahi Matta’ya…

Edebiyat Evi süzüyoruz ya…


Safdeha şiirle hatim indirir…

Tasavvuf dedi mi işi sündürür…

Saat onikide şiir bindirir…

Edebiyat Evi çözüyoruz ya…


Sami beye sakın şiir yazmayın…

Geceyi bekletir sakın kızmayın…

Yaşına hürmeten onu üzmeyin…

Edebiyat Evi üzüyoruz ya…


Mustafaoğlu der, Karadeniz Laz…

İlahi uşşaktır bazı da hicaz…

Laz da uçar elbet, uçuyorsa kaz…

Edebiyat Evi beziyoruz ya…


Mücella Pakdemir demişti garson…

Silgisizce silgi alacak en son…

Terzi şiir diker olur bir fason…

Edebiyat Evi çiziyoruz ya…


Önder adlı şair engellemiştir…

Tezgaha kendini çengellemiştir…

İstanbul’u tutmuş Bingöl’lemiştir…

Edebiyat Evi kızıyoruz ya…


Adem bey müdürdür, emekli adam…

İftarda sahurda yemekli adam…

Elleri kınalı çomaklı adam…

Onu da birazcık eziyoruz ya…


Bu oruç başımla, kalem kaşımla…

Bak ilham geliyor nasıl hışımla…

Karalar dururum şiir düşümle…

Dereden tepeden yazıyoruz ya…


Afet abla kayıp, şiir yazıyor…

Mübalağa diyor bizi süzüyor…

Hüsn’i talil diyor şiir diziyor…

Şiire iyice sızıyoruz ya…




16 Nisan 2022,

Ben orucu değil, oruç beni yerken…


=====================================


Edebiyat Evi Manzaraları 2


İki yıl zorunlu yokluktan sonra, yani bu ayrılıp ara ara merak edip göz atmaya benzemez, benim yokluğum internetsiz telefonsuz bir ortamdaydı. 
Evet evet ıssız bir adaya mı düşmüş diyenlere evet cevabım. :) tekrar tekrar aynı şeyleri söyleyip kimseyi sıkboğaz etmemiş olayım.
Eski paylaştığım şiirlere göz attım, derken bu şiirin ikinci bölümünü yazmak istedim, çünkü yokluğumda ne yaşanan güzel muhabbetlerden, ne güzel olmayan muhabbetlerden malum ıssız ada durumundan dolayı haberdar değilim, lakin şu son 1 haftalık gözlemlediğim kadarıyla yazmak istedim. Şiirde adı geçenler rahatsız olurlarsa, bunu belirtmeleri halinde adı geçen kişinin mısrası veya dörtlüğünü şiirden çıkartabilirim. Sürçi lisan ettiysek, affola. Beğenmek serbest, gücenmek o da serbest. Horoz öter, kedi miyavlar, yağmur yağar, Ahmet Çakar ay pardon şimşek çakar, Alp’te yazar geçer sonuçta, madem kendime hep çeyrek şair dedim, akordu bozuk mısra ile başlayıp peşinen şiire imzamı çakayım.



Şairin işi yazılı çenedir…
Sürüler tamam mı kuzu tamam mı!
Alp dedim yoktun ya, iki senedir…
Biberi tamam mı, tuzu tamam mı!

Adem bey ağası bu büyük köyün…
Sami bey kahyası aman ha duyun…
Kul Fikret hem çoban hem kurt hem koyun…
Gelecek tamam mı, mazi tamam mı!

Göremediklerim ayrılmış demek…
Kul Mehmet mesela çok verdi emek…
Hakkını vereyim amaç yememek…
Dozajı tamam mı, dozu tamam mı!

SilgisizCe acep yaşıyor mudur!
Kırlarda parklarda koşuyor mudur!
Şiirsiz durunca üşüyor mudur!
Baharı tamam mı, güzü tamam mı!

Allah versin ona sonsuz afiyet,
Şiire daha çok duysun zafiyet,
İyileşir biraz yaparsa diyet,
Mevsimi tamam mı, yazı tamam mı!

Görmedim burda mı Ozan Nefesi!
Şiirle alırdı beyim nefesi…
Okumak ve yazmak daim hevesi…
Dizesi tamam mı, dizi tamam mı!

Saat onikide Saffet beyimiz…
Şiirin atlısı o jokeyimiz…
Eksik mi kalmışız az mı sayımız…
Toprağı tamam mı, tozu tamam mı!

Öğretmenim nerde o Sürgünadam,
Haftasonu gelir, o durgun adam,
Görevi icabı hep yorgun adam,
Öğrenciler oğlu kızı tamam mı!

Bu hanım çiçektir bazen açardı…
Okuyup doyardı, şiir içerdi..
Ayşenur sıkılır tekrar kaçardı,
Kendisi tamam mı, özü tamam mı!

Kara Kız, Çitlembik, Mücella hanım…
Görmediysem yoktur, gitmiştir canım…
Varken de yokken de, diyin burdanım…
Edebiyat Evi izi tamam mı!

Şiiri çizerdi hem de tablosuz,
Edebiyat pazarında tablasız,
Afet abla nerde, kaldık ablasız,
Unutmasın ablam bizi tamam mı!


2 Mart 2024, Amsterdam
Alp Aldatmaz


( Edebiyat Evi Manzaraları Eski Ve Yeni Bölüm başlıklı yazı Alp.Aldatmaz tarafından 2.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.